MEMLEKETİMDEN MANZARALAR (TRAKYA BÖLGESİ) (SON) PROF.DR.AHMET AKTAŞ YAZDI

Değerli okurlarım, Çanakkale’den çıktıktan sonra Ege denizi kıyısındaki Küçükkuyu yerleşim yerine kadar olan güzel ülkemizin güzel çoğrafyasını görmemiş iseniz lütfen acele edin ve de görün. Kaz dağları(antik dönemdeki adı İDA) ile Küçük Kuyu arasında daha önceleri birkaç kez geçmek durumunda olduğum keskin virajları bu sefer bulamadım. Yerine iki adet yepyeni tünel yapmışlar ve çok kısa süre içinde sahile iniyorsunuz.

Sahilde Küçük kuyu yerleşim yerinden geçtikten sonra Armutlu’ya geliyorsunuz. Armutlu’nun köy meydanı kıyıdan dört yüz metre yükseklikte ve Kaz dağlarının eteklerinde sayılır. Köy meydanında alacağınız köy kahvaltısı ya da ulu çınarların altındaki restoran ya da çay bahçelerindeki küçük molada, tepeden sahili, şehrin panaromik görüntüsü keyfini yaşıyorsunuz. Uzun zamandır gidemediğim Armutlu sahil köyünden 6 kilometre tırmanma ile Kaz dağlarının nefis manzarasını görebileceğiniz ve de dünyada oksijen bolluğu anlamında ikinci konumda olan bu yerde alacağınız oksijen bolluğu hem ciğerlerinizi doldururken hem de cam seyir terasından da alabildiğine muhteşem olan dağ,orman ve deniz manzarasının seyrini de yaşıyorsunuz.

Edremit körfezinde yerleşim yerlerine şöyle bir baktığımızda Armutlu’dan sonra Akçay, Edremit ilçesi, Havran, Burhaniye ve Özellikle Ören yerleşim yeri ve aşağıya doğru gidildiğinde Ayvalık görmek mümkün. Bizim hedefimizde Uşak olduğu için, yolumuz bizi Balıkesir’in Bigadiç ve Sındırgı ilçelerinden devamla Kütahya’nın Simav ve Gediz ilçelerinden geçerek Uşak şehir merkezine götürdü.

Trakya bölgesini gezmiş ve bitirmiş olmamıza rağmen gezi programına Uşak ilini almamın en önemli gerekçelerinden biri orada bulunan Ulubey kanyonudur. İkincisi ve de en önemlisi Akdeniz Üniversitesinden asistanım olan ve şimdi Uşak üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışan öğrencim Erdinç Ören’i de ziyaret etmekti.

Ulubey kanyonu dünyada Amerika’daki Grand Kanyon dan sonra ikinci uzunlukta olup 70 km. dir. Kanyonun başlangıç noktasında cam seyir terası yapmışlar ve ziyaretçiler bu terastan kanyonu derinlemesine görebiliyorlar. Ulubey kanyonu ne yazıktır ki ülkemizde yeteri kadar bilinmiyor ya da tanıtılamıyor. Uşak sadece kanyonu ile değil, antik dönemden kalan Blaundus kenti,gastronomik ürünü olan tarhanasıyla da önem arz etmektedir. Sevgili Erdinç bizleri gezdirirken Uşak halı ve özellikle de kilimlerinin dokunduğu atölyelere de götürdü. Uşak şehir merkezine hayran kaldım. Kent meydanı anlayışı bakımından bence başarmışlar. İnsanların rahatça dolaşabilecekleri meydanda parklar, oturma gurupları, trafikten arınmış sessizlik ve de yeni seçilen belediye başkanının söz verdiği bir liraya çay ikramı bulunmaktadır. Aslında bir başka akıllı uygulama ise iş yerlerindeki tabela kirliliğinin kaldırılarak, estetik ve kurallara bağlı hazırlanıp,yerleştirilmeleridir. Uşak daha çok Ankara İzmir arasında kalmış, ziyaretçi sayısı anlamında hak ettiği yeri bulamamış, tarihi zenginlik, doğal güzellik, kentsel rahatlığı ve de Gastronomisi ile ünlü bir kentimiz olduğunu ve de muhakkak gezilip görülmesini öneririm.

Uşak gezimizin ardından okul arkadaşımız sevgili Suavi Sayın ve eşinin kısa süreli misafiri olduk. Kendisi Kütahya Gediz ilçesinde yaşıyor. Gediz’in meşhur Güveçini bizlere ikram etti, hasret giderdik ve yolumuza devam ettik. İstikamet başladığımız yer olan İnegöl.

Bir başka gezide görüşmek dileklerimle, sağlıcakla kalınız……