Pandemi sonrası geçen üç yıllık zorlu sürecin ardından 2023 yılına ulaştık. Gerek birey olarak ve gerekse kurumlar olarak ümidimizi kaybetmeden mücadelemize devam ettik. Belirsizliklerin dağılmaya başladığı ama yeni sorunların baş gösterdiği bir yıla girdik. Daha önce de söylediğim gibi her yeni yıl fırsat ve tehditleri ile geliyor. Fırsat ve tehditleri doğru tanımlayıp anlamak ve bunlara göre hareket etmek işletme yönetimlerinin vazgeçilmez unsurları. Hiçbir işletme önünde duran fırsat ve tehditlere karşı kayıtsız kalarak yol alamaz.
Fırsat ve tehditlerin yanında yıl içinde öngörülemeyen birçok yeni gelişmeler de bizleri bekliyor. Umarız bu gelişmelerin birçoğu olumlu yönde seyreder. Pandeminin geride kaldığını düşünsek bile hala önümüzde pandeminin yaratmış olduğu birçok sorun duruyor. Gerek pandeminin artçı etkilerinden gerekse diğer faktörlerden oluşan ve dünyayı ve /veya ülkemizi etkileme potansiyeli yüksek riskleri önem sırasına göre ele alırsak;
- Tüm dünyayı etkisi altına almasından endişe edilen ve bazı ülkelerde hissedilmeye başlayan resesyon,
- Pandemi sonrası gerek tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar ve gerekse Merkez Bankalarının genişlemeci ve düşük faiz politikaları sonrası oluşan yüksek enflasyon,
- Başta ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve birçok ülkenin merkez bankalarının ortaya çıkan yüksek enflasyonu düşürmek amacıyla sıkı para politikası faiz artışlarına başlamaları ve bunlara bağlı olarak finansman maliyetlerinin artması,
- Avrupa’da kısmi olarak yaşanan başta doğalgaz olmak üzere enerji krizinin büyümesi,
- Sırbistan Kosova arasında bir savaşın meydana gelmesi olasılığı,
- Rusya’nın Ukrayna’ya işgalinin başka ülkelere yayılması, dünya savaşı riskinin artması,
- Avrupa ülkelerinde sağ partilerin giderek hükümet ve meclislerde çoğunluğu ele geçirme olasılıkları,
- Yakın coğrafyamızda ya da komşu ülkelerimizde yaşanacak darbe vb. karışıklıkların yaşanma ihtimali (ki İran’daki gelişmelerin yakından takip edilmesi gerekiyor)
- Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerginliğin artması,
- Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde yaptırımların hayata geçirilmesi,
- ABD ile Çin arasında Tayvan geriliminin artması, Tayvan’ın işgal edilmesi ve buna bağlı olası sonuçlar,
- İklim değişikliğinin yarattığı etkiler, devletlerin alacakları önlemler ve
- Salgının farklı boyutta gelişerek yeniden artması olarak karşımıza çıkıyor.
Umarız bu tehdit unsurlar sandığımız kadar olumsuz sonuçlar doğurmaz. Bir çoğunuz kötümser olduğumu düşünebilir ama bu risk ya da sorunlardaki gelişmelere karşı işletmelerin hele hele sektörümüzün duyarsız kalma şansı yok. Bunları yakından takip edeceğiz.
Diğer yandan özellikle ülkemizin turizm ve ihracattaki başarı potansiyelinin devam ediyor olması bize çok önemli fırsatlar sunuyor. Fiyat ve kalite yönünden ülkemizin diğer ülkelere göre avantajlı durumda olması 2023 yılına da umutla bakmamızı sağlıyor. Mevcut risk ve tehditlere rağmen Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Nane’nin de dediği gibi 2023 yılının turizm ve havacılık açısından Türkiye’nin yılı olmasını bekliyoruz.