“Herşey bu kadar iyiye giderken, turist sayısı rekorlar kırarken, bu da nereden çıktı şimdi?” diye düşünebilirsiniz. Doğru, ancak kafamızı bundan biraz kaldırıp ufuklara odaklandığımızda flu da olsa görebildiğimiz resim aslında bir çok uyarılarla dolu. Şehrimizin turizm hayatını uzatıp uzatmamak buradaki vizyoner bakışın varlığı ile ilgilidir. Sürekli günü, ayı ve bir sonraki sezonu konuşmak geleceğe dair duyarsızlık ve “ benden sonrası tufan” bakışının bariz bir yansımasıdır. Sürekli veri ve istatistikleri paylaşan biri olarak kendimi de bu özeleştiri potasına koyarak değerlendirmek istiyorum.
Şehrimiz turizm dünyasında gurur duyulacak ölçüde büyümekte ve yıldan yıla yeni ziyaretçi rekorları kırmaktadır. Biz de bunları övünerek kamuoyu ile paylaşmakta ve hep biraz daha fazlasına odaklanmaktayken, bu büyümenin aslında içimizde yarattığı hasarı gözden kaçırıyor gibiyiz.
İsterseniz sevinmekten ve gurulanmaktan vazgeçmeden ve yeni yeni hedefler belirlemeden, kısa vadede Antalya turizmini bekleyen riskleri 4 başlık altında özetleyelim ve çözüm önerilerimizi sunalım. Personel sorunundan trafiğe uzanan onlarca konu tabii ki gündemimizde, buna ilaveten biraz geriden resme global ve uluslararası çerçeveden bakmaya çalışalım.
2025 YILINDA ANTALYA TURİZMİNİ BEKLEYEN RİSKLER
1. İklim Değişikliği ve Çevresel Sorunlar
Antalya’nın sıcak ve kuru Akdeniz iklimi, turizm sezonunun uzun olması açısından avantaj sağlamaktadır. Ancak, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan ekstrem hava olayları, turizmi olumsuz etkileyebilir:
• Orman Yangınları: 2021 yılında yaşanan geniş çaplı orman yangınları, bölgedeki doğal alanların ve turistik tesislerin ciddi şekilde zarar görmesine neden olmuştur. Bu riskin artarak devam etmesi, hem turistler için güvenlik kaygısı yaratabilir, hem de bölgenin doğal güzelliklerini tehdit edebilir.
• Deniz Seviyesinin Yükselmesi: Antalya’nın kıyı şeridindeki oteller ve plajlar, deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle zarar görebilir. Bu durum, sahil şeridinde yeniden yapılanma maliyetlerini artırabilir.
• Aşırı Turizm ve Çevre Kirliliği: Artan turist sayısı, bölgedeki doğal kaynakların tükenmesine ve çevresel sorunlara yol açabilir. Özellikle su tüketimi ve atık yönetimi, Antalya’nın turizm altyapısı üzerinde ciddi bir baskı yaratmaktadır. Son yıllarda artan elektrik tüketimi şehirde yaz aylarında çok yüksek boyutlara ulaşmaktadır.
2. Rekabet Baskısı
Antalya, Akdeniz çanağındaki diğer destinasyonlarla yoğun bir rekabet içindedir:
• Yunanistan: Girit, Rodos ve Santorini gibi destinasyonlar, butik otel konsepti ve sürdürülebilir turizm politikaları ile dikkat çekmektedir. Yunanistan, lüks segmentte güçlü bir alternatif olarak Antalya ile rekabet etmektedir.
• İspanya: Mallorca , Kanarya Adaları ve İbiza gibi destinasyonlar, kültürel miraslarını koruyarak ve deneyim odaklı turizm hizmetleri sunarak Avrupa pazarında güçlü bir konum elde etmektedir.
• Mısır ve Tunus: Bu ülkeler, uygun fiyatlı tatil seçenekleri ile Antalya’nın orta gelirli turist pazarını tehdit etmektedir. Özellikle Hurghada, Şarm El-Şeyh gibi destinasyonlar, dalış turizmi ve lüks tatil köyleri ile dikkat çekmektedir.
3. Ekonomik Faktörler
• Döviz Kuru Dalgalanmaları: Türk Lirası’nın değer kaybı, turistler için maliyet avantajı sağlarken, turistik işletmelerin artan maliyetlerle mücadele etmesine yol açmaktadır. TL bazındaki artışların yerinde sayan kur ile kapatılması 2025’te daha da mümkün olmayacaktır. Görünen o ki turist sayısı ne kadar artarsa artsın, bu durum turizmciye gelir olarak yansımayacaktır.
• Avrupa’nın Ekonomik Belirsizlikleri: Antalya’nın ana turizm pazarı olan Avrupa’da yaşanabilecek ekonomik krizler, turist sayısında azalmaya neden olabilir.
4. Turizm Ürünlerinde Çeşitlendirme
Bunu pek başarıyoruz diyemem. Zira çok başarılı ve Antalya turizmini sürükleyen bir “Her Şey Dahil” gerçeği var.
Hiç şüphesiz “Her Şey Dahil” sistemi, Antalya’nın turizm başarısında önemli bir role sahiptir. Ancak, dünya genelinde deneyim odaklı ve kişiselleştirilmiş tatil taleplerinin artması, bu sisteme olan ilgiyi azaltabilir. Alternatif turizm ürünlerinin eksikliği, Antalya’yı rakip destinasyonların gerisinde bırakabilir.
Çözüm Önerileri
1. Sürdürülebilirlik Odaklı Yatırımlar:
Doğal kaynakların korunması ve aşırı turizmin etkilerinin azaltılması için sürdürülebilirlik projelerine öncelik verilmelidir. Antalya, çevre dostu otel sertifikaları ve yenilenebilir enerji kullanımı gibi uygulamalarla bu alanda lider bir destinasyon haline gelebilir.
2. Dijitalleşme ve Akıllı Destinasyonlar:
Turistlere daha kişiselleştirilmiş hizmetler sunmak için dijital teknolojiler kullanılmalıdır. Örneğin, mobil uygulamalar ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile turist deneyimleri zenginleştirilebilir.
3. Alternatif Turizm Ürünleri Geliştirme:
Antalya, sağlık turizmi, gastronomi turizmi ve spor turizmi gibi yeni alanlarda yatırımlar yaparak ürün çeşitliliğini artırmalıdır. “Her Şey Dahil” sisteminin özünü koruyarak revize edilmesi hem ülke, hem de insanlık adına atılmış önemli bir adım olacaktır.
4. Yeni Pazarlara Açılım:
Antalya’nın Batı Avrupa dan aldığı pay hala çok düşüktür. 500 milyonluk bu pazardan daha çok pay almak için bu ülkelerde yapılacak imaj çalışmaları önemlidir. Ayrıca Asya ve Amerika bölgelerinden daha çok turist gelmesi mümkündür.
Antalya, dünya turizmindeki güçlü pozisyonunu koruma potansiyeline sahiptir. Ancak, iklim değişikliği, ekonomik belirsizlikler ve rekabet baskısı gibi riskler bölgenin sürdürülebilir bir şekilde büyümesini tehdit etmektedir. Antalya’nın bu risklere karşı yenilikçi stratejiler geliştirerek ve çevresel duyarlılığı ön planda tutarak hareket etmesi, gelecekteki başarısında kilit rol oynayacaktır. Sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve turizm ürünlerinin çeşitlendirilmesi, Antalya’yı yalnızca rekabetçi bir destinasyon değil, aynı zamanda küresel bir lider haline getirebilir.
Suya yazmış olmayayım, somutlaştırayım. Bu konuda yapılacak bütün çalışma ve toplantıların sürece katkı vereceği şüphesiz. Bir yerden başlamak lazım…