İlk kokartımı Cağaloğlu’nda Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı (TMGT) Çetin Kayra’nın elinden almıştım. 10 yıldan fazla yurtdışında kalınca tekrar ulusal kokart almak zorunda kalmıştım. Eski Turist Rehberleri Birliği Başkanlardan Demir İşcil, Sedat Bornovalı, Ahmet Şensılay, Zeki Apalı ile rehber ve rehber-acentacı olarak çalıştım. Hepsi birbirinden değerli, üyelerinin ve Türkiye'nin âli çıkarları için çalışan, çırpınan meslektaşlarımızdı. Rehberlikten rehber-acentacı konumuna geçince, zaman zaman iki arada bir derede kaldım. Ancak, her zaman uzlaşmayı başardık.
TUREB BAŞKANINI AĞIRLADIK…
TUREB yeni bir başkan seçti. Suat Tural. İtalyancacı. Öncesinde rehber ardından Prontotour’u kurduğum 30 yıldan bu yana İtalya incoming ve outgoing operasyonlarında onlarca rehberle tanıştım, çalıştım. Ancak Suat başkanla yollarımız kesişmemiş, çalışmamışız. Kendisi tanıma fırsatını TursapNet’in Zoom toplantısında elde ettim. Bu, bizim için olduğu kadar Başkan içinde bir fırsat olacaktı. Çünkü karşılıklı konuşmadıkça birbirimizi anlamanın, yardımcı olmanın başka yolu olamazdı. Daha önce bu sorunları yaşamış biri olarak çok hevesli girdim bu toplantıya.
Başkana da sorularımızı önceden hazırladık.
Ender dillerden rehber eksik
1) Özellikle Çince, Korece, Rusca, Lehçe gibi ender dillerden rehber açıklarımız var. En azından bu dillerde rehberlik kursu açılmasına karşı mısınız?
Çanta rehberlik var
2) Ender dillerde rehber bulunamıyor. Bu nedenle turlarda “çanta rehberlik” kullanılıyor. Yani, herhangi bir dilden kokartlı rehber alınıp, Grup liderinin yanında, olası bir kontrole karşı çanta gibi grubun yanında dolaştırılıyor.
Turistler, Hanutçulara mahkum ediliyor
3) Ender dillerde rehberler, taban ücreti 587 TL olmasına rağmen, örneğin alışveriş rehberliği için bile “ölü sezonda” 150 euro günlük ücret istiyorlar. Yani neredeyse Bakanlığın tespit ettiği rakamın 3 katı. Oysa, genelde ekstra olan çarşı turları, bu yüksek maliyet nedeniyle hem bizi hem de rehberleri yan gelirlerimizden ediyor. Turist çarşıya, ya kendisi ya da sokakta tanıdığı “hanutçu” rehberlerle gidiyor
Rehberlik gerektirmeyen turlar da var
4) Bu istediğimiz yeni yasada var ama önce Rehber meslektaşlarımıza sormak isteriz; Dağ Tırmanışları, Trecking, Gurme, Kayak turları gibi turlarda kokartlı rehbere gerek var mı? Acenta, Otel gerekmeyince Otel, Otobüs gerekmeyince otobüs almıyor da, neden rehber gerekmediği durumlarda bile rehber almak zorunda kalıyor?
Rehber maliyeti Kaçak Turları artırıyor.
5) Özellikle küçük gruplarda rehberin yevmiyesi, varsa bileti, single konaklamalı oteli, masrafları vs 10 kişiden az olan gruplarda tura %20-30 ekstra maliyet getirmektedir. Bu nedenle tüketiciler, ya kendileri tur yapıyorlar veya kaçak turlara yöneliyorlar. Bir de bu açıdan bakmak gerekiyor. Bize, müşterilerimize hemen hiç bir hizmet vermeden ücret almak rehberlik jargonuna yakışır mı?
Türkçe Rehberlik şart!
6) Türk gruplarımızın başında maliyeti daha düşük olan, sadece Türkçe bilen, Türkçe anlatan rehber olması doğal değil mi? Üstelik bu durumda turlar %20-30 ucuzlayacağı için daha çok kişi turlarımıza katılacaktır. Türk gruplarına gelen rehber arkadaşımız Japonca bilse ne olur, Çince bilse ne olur.
Acenta yoksa rehber de yok!
7) Ufak gruplarda rehber maliyeti 2-3000 TL’yi buluyor. Bu rakam, çoğu zaman, Kira, Stopaj, Eleman vs her ay 42 kalem sabit gideri olan acentanın dosya maliyetini bile aşıyor. Kısaca acenta, turdan kazanmadığı kadar rehberlik ücreti ödüyor. Bunun kimseye bir faydası yok. Çünkü, Acenta yoksa rehber de yok.
Alan ve Şehir rehberliğinin önü açılmalı.
8) Çıkması beklenen kanunda var ama örnekle gidelim; İtalya, İspanya’da tüm ülkeyi grup lideri ile gezebilirsiniz. Kokartlı Rehberi ise ancak Şehir turu veya Ören yerinde alırsınız. Kokartlı Rehberi 7 gece 8 gün şehir şehir, otel otel, otobüsle, uçakla tüm ülkeyi dolaştırmaya, masrafını tüm gruba yüklemeye gerek var mı? Bu maliyet nedeniyle belki de daha az kişi turlara katılıyor. Ayrıca, kaç tane rehber Kapadokya’yı Kapadokyalı, Truva’yı Çanakkaleli rehberden iyi anlatabilir ki?
Neyse; toplantı başladı. İlk yarım saat başkan kendisini tanıttı. Ne kadar başarılı bir öğrenciymiş, çok da iyi rehbermiş vs vs. Sonra soru-cevap faslına geçildi;
İlk soru Sayın Cemal Kızıltan’dan; “Sayın Başkan. “Turist Rehberliği” yasanızı okudum. Bir şey dikkatimi çekti. Adında “Turist” kelimesi geçen yasanızda Turistin tanımı yapılmamış. Bu bir eksiklik değil mi? Nedir size göre turistin tanımı?”
Suat Başkan – Bu bir tuzak soru. Ben biliyorum sizin niyetinizi. Bundan sonra lafı nereye getireceksiniz biliyorum.
(???? Hoppaaa! Yapma başkan)
Bir başka arkadaşımız sorusuna şöyle başladı. - Taban fiyat 587 TL iken ender dillerde rehberler ölü sezonda 150 euro isti…
(soru tamamlanmadan arkadaşımızın sözü Suat Başkan tarafından kahkahalarla kesilir)
Suat Başkan - Hahahaha Ahahahaha Hahahaaaa. Ahahahaa. Az bile istemiş…
Bir diğer arkadaşımız; - Rehberlik gerektirmeyen turlarda bile kokartlı …
Soru yine kahkahalarla kesilir.
Suat Başkan - Hahahaha Ahahahaha Hahahaaaa. Ahahahaa. Sizin yasanızda Turistlerin Acentasız gezmesi yasak mı? Yasak. E bizim yasamızda da turistlerin rehbersiz gezmesi yasak. Ahahahaa, Hahahaaaa …
(Meali; Atı alan Üsküdar’ı geçti. Kanun çıktı. Mantık yok ama kayak turları da, yürüyüş turları da rehbersiz yasak)
Meslektaşımız sorar – Türkçe rehberlik yasa…
Suat Başkan - Hahahaha Ahahahaha Hahahaaaa. Ahahahaa. Sizin yasanızda Turistlerin Acentasız gezmesi yasak mı? Yasak. E bizim yasamızda da Türkçe rehberlik yasak.
Dedik; Başkan. Her soruya kah kah kah başınızı geriye ata ata neye gülüyorsunuz, hatta alay ediyorsunuz? Biz burada sorularımıza cevap, sorunlarımıza çare aramak için toplandık.
Suat Başkan – Benden özür dileyeceksiniz…
Özür ????
Daha fazla dayanamadım. Toplantıyı terk ettim. Umarım TursapNet, başkanın bu alaylı, taciz eden, sarkastik cevaplarını, kahkahalarını bizlerle ve rehber arkadaşlarımla paylaşır da nasıl bir başkan seçtiklerini görürler. Acentaları, aynı gemide olan bileşenler değil de düşmanı gibi gören bu önyargılı zihniyetin kime neye faydası var bilemedim. Aynı şekilde, kendini Rehber arkadaşlarımın patronuymuş gibi davranan meslektaşlarım gibi bu zihniyete de karşıyım. Bunlar, aslında konuşa konuşa aşılabilecek sorunlar. Alay ederek, kendini kaf dağında ya da patron olarak görerek hiç bir sorun çözülemez.
Üzgünüm…