Yazıma başlamadan önce Gençlik ve Spor Bayramınızı kutlamak isterim.
Ülkemizdeki seçim atmosferi, dünyadaki gelişmeler piyasalardaki dalgalanma boyutunu ve belirsizliği arttırdı.
Şu andaki sisli ortamdan dolayı şirketlerin finans yönetimleri çok daha zor bir dönemden geçiyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “Gamına gamlanıp olma mahzun, demine demlenip olma mağrur
ne dem baki ne gam baki” şeklinde yaklaşım göstermek en doğrusu.
Nihayetinde seçimden sonra belirsizlik azalacak.
Bu dönemi de sabırla ve dikkatli bir şekilde atlatmamız gerekiyor.
Tabiki tüm bu gelişmeler sektörümüzün fırsatları önünde bir engel değil.
Bu dönemde turizm sektörü kurlardaki yükselişi ve turist sayısındaki artışı iyi değerlendirmeli gerek finansal
borçları azaltmayı ve gerekse ülke ekonomisine katkıyı en yüksek seviyeye çıkartmaya odaklanmalı.
Çünkü ülkemizin ekonomik kalkınmasında artık herkes turizmin ve Antalya’nın çok kilit bir rolünün olduğunun farkında ve dolayısı ile beklentilerde oldukça yüksek.
Bu farkındalığın göstergelerin biri de Türk Ekonomi Bankası’nın (TEB) 3 Mayıs’ta Akra Barut Otelde “Kurumsal
Gelişim Eğitimi” konulu bir etkinlikti.
TEB’in Antalya’ya inancı ve beklentilerinin devam etmesi katılımcılar ve iş çevresi tarafından takdirle karşılandı.
TEB’in Genel Müdür yardımcısı Turgut Boz, bölge müdürleri, şube yöneticilerinin hazır bulunduğu etkinliğe başta
Antalya Valisi ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere birçok üst düzey bürokrat, iş adamı ve yöneticiler
katıldı.
Etkinlik çerçevesinde yürütülen eğitimde açılış konuşmaları sonrası Girişim Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Uzmanı Mehmet Şöhrap Sanlı, “Değişen dünyada güçlü işletmeler olmak”, Prof.Dr. Tamer Müftüoğlu ise “Global Rekabet ve KOBİ’ler” konulu sunumlarını gerçekleştirdiler. Öğleden sonraki programda da;
-Bugünün başarılı KOBİ’si Geleceği nasıl yönetecek? KOBİ’lerde Stratejik Yönetim
-İşletmeniz gelişim haritasının neresinde? KOBİ’lerde büyüme senaryoları
-Dış ticarette Stratejik yönetim ve planlama konulu Atölye çalışmaları yapıldı.
Gerek sunumlar ve gerekse atölye çalışmaları katılımcılardan tam not aldı.
Sunumlarda da Antalya’nın ekonomik açıdan rolü ve işletmecilik yönünden çok önemli bilgilere yer verildi.
Yazımda Sn.Sanlı’nın sunumundan bazı önemli bilgilerden bahsedeceğim.
İlerleyen haftalarda da Sn.Prof.Dr.Müftüoğlu’nun katılımcıları sıkmadan ilgi ile takip edilen sunumundan da
önemli noktaları paylaşmaya çalışacağım.
Sn. Sanlı’nın sunumunda, (turizm verileri pek çok yerde paylaşılıp değerlendirildiği için farklı bilgilere
ağırlık vermeyi tercih ettim) Antalya’nın,
Kamu yatırımlarından fazla bir pay almadığını ama alan illerin de kalkınmasının yavaş olduğunu, belki de
yatırımların az olmasının şehrin kendi dinamiklerini ortaya çıkarttığını,
Gelişmişlikte bölgede birinci, ülke genelinde ise 8. sırada olduğunu,
Türkiye’nin toplam portakal üretiminin %34’ünü, domates üretiminin %20’sini ve biber üretiminin %17’sini
karşılayarak 1. sırada yer aldığını, muz üretiminde de %30’luk payla Mersin’den sonra 2.sırada yer aldığını,
2012 ve 2017 yılları arasında ihracat artışının %13 gerçekleştiği, (2017 yılı ihracatı yaklaşık 1.2 milyar
ABD doları) İhracatta o kadar ilerde olmadığımızı ve katma değerli ürünümüzün az olduğunu, 2017 yılı ihracatında
yaş meyve ve sebzenin %30, madencilik ürünlerinin %23, mobilya kâğıt ve orman ürünlerinin %11’lik paylarının bulunduğunu,
Beşeri sermaye alt endeksi sıralamasında ülke genelinde 3., yenilikçilik alt endeksi sıralamasında 16., üretim ve
ticaret alt endeksi sıralamasında 6., yaşana bilirlik alt endeksi sıralamasında 8. ve genel rekabet düzeyinde de
9. Sırada yer aldığını,
Haberleşme ve ulaştırma alanında 17. sırada, piyasa büyüklüğü endeksinde 4. sırada (ki bu üç büyük ilden sonra gelmek anlamında önemli bir seviye), fiziki alt yapı endeksine göre 1. sırada bulunduğunu,
Hizmet sektöründe hızlı bir büyüme olduğu, enerji sektöründe yeterli düzeyde bulunmadığını, eğitim sektöründe de yeni yeni kıpırdanmaların olduğunu
Ancak kendisine yakın illerle çok fazla bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, daha çok üç büyük şehirle çalıştığını dile getirdi.
Sunumun içinden özetlemeye çalıştığım değerli bilgiler içinde Sn. Sanlı Antalya’nın yenilikçilik endeksinde 16.
sırada olmasına ve stratejik yönetime özellikle vurgu yaptı.
Ülkemizde işletmelerin ortalama ömrünün 13 yıl olduğunu,
stratejik yönetime gereken önemin verilmemesi halinde, piyasanın görünmez elinin zamanla işletmelerin
ürün ve hizmetlerinin ortalama fiyatını yavaş yavaş düşürdüğüne dikkat çekerek, stratejik yönetimin etkin bir
pazarlama, verimli üretim, (ülkemizde ortalama %30 verimsiz çalışıldığını) ve profesyonel bir yönetim anlayışından
geçtiğini ifade etti.
TEB’in gerçekleştirdiği bu başarılı etkinlik ile ilgili detaylı bilgilere www.tebkobiakademi.com web sitesinden ulaşabilirsiniz.