Yokuş başına geldiğinde
Bodrum’u göreceksin,
Sanma ki sen
Geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de
Böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum‘da
Bırakıp gittiler.
Ne kadar doğru söylemiş Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir.
İlk 1990 yılında tanıştım Bodrum ile;
Yalıkavak – Tilkicik koyunda Bodrum Boydaş Hotel.Sonra 2001 Bağla Koyu Magic Life sonra 2007 Majesty Belizia ve sonraki 2 yer yazmaya bile değer görmeyecek kadar kısa süreli oldu.
Beni yakından tanıyanlar Bodrum’a olan sevgimi iyi bilirler. Öyle ki yıllardır Antalya’da kiralık evde otururken Bodrum’da kendime ait bir evim vardı.
Belek’te en son çalıştığım otelden ayrıldıktan sonra POYD başkanlığı sona erdiğinde Bodrum’a yerleşmek en büyük hayalimdi.
Mayıs ayında hiç beklemediğim bir şekilde Antalya’da ki bir otel grubu Bodrum’un eski otellerinden birisini yenilediklerini, uluslararası bir marka ile devam edeceklerini ve benimle çalışmak istediklerini söylediler. Çok güvenmesem de inanmasam da projenin Bodrum’da olması beni çok heyecanlandırdı ve Bodrum’a yerleşmek üzere gittim. Çalıştığım yer meslek hayatımda en kısa süreli çalıştığım yer oldu. Çünkü evimin tadilatı, verilen sözlerin tutulmaması başta olmak üzere daha önceki tecrübelerimde hiç yaşamadığım bir iş yaşamı ortaya çıktı.
Marka yöneticisinin tabela sökmeye geleceği tesisi insanüstü bir emek ve ekiple tamamlayarak markayı tescilledik. Bu zor süreç tamamlandığında evet dedim şimdi tesisin ve Bodrum’un tadını çıkarabiliriz. Ama ne mümkün hiçbir yerde yaşamadığım ve muhtemelen bir daha yaşamayacağım bir döneme kısa bir süre dayandım, sezonun ortasında işi bırakmak zorunda kaldım.
Telefonumu kapattım ve evime yerleştim evet sonunda 12 yıllık hayal gerçeğe dönmüştü. Hayatımda hiç olmadığı kadar denize girdim, güneşlendim, tatil yaptım.
Bu tatil sürecini yaşarken daha fazla düşünmeye, sorgulamaya başladım kendimi ve Bodrum’u. Ve anladım ki evet ben de eski Ülkay değildim ama Bodrum da 2010 ocak ayında bıraktığım Bodrum değildi.
İnsanlar değişiyordu, şehirler değişiyordu kısaca büyük bir değişim vardı ve ben de Bodrum’da bu değişimin bir parçası idim. Her şey de bir değişim vardı tabi ki her değişim olumlu değildi ve sorgulamaya başladığımda mutsuz hissetmeye başladım kendimi.
Geride bıraktığım dostluklar, arkadaşlıklar, meslektaşlar kısaca birçoğu ya benim anlayamayacağım kadar değişmişlerdi ya da ben onlardan eskiden olduğu gibi samimiyet, ilgi beklemiştim. Herkes herkese gelir, farklı nedenler ile bir araya gelinirdi. Belki de benim haberim olmadı ya da takip etmedim ama geride bıraktığım buluşmaların, birlikte vakit geçirmelerin çok büyük bölümü yoktu. Biz dostlar, arkadaşlar, meslektaşlar olarak daha doğrusu başından beri olan ve sonradan olan Goca Bodrumlulardık ama benim gördüğüm yaşadığım ne Goca Bodrum kalmıştı ne de Goca Bodrumlular.
Sürekli gidip birkaç gün kaldığım için bu değişimin çok fazla farkında olamadım. Çünkü zaten vaktim kısa idi görmem gereken yer ve kişileri ziyaret edip dönüyordum. Ama orada yaşamaya başlayınca bunu anlamaya başladım ve yeniden Antalya’ya döndüğümde her iki yaşam yerinin dinamiklerinin ne kadar farklı olduğunu anladım.
Bodrum evet inanılmaz büyüdü, inanılmaz gelişti. Özellikle pandemi dönemi ve sonrasında Türkiye’de en çok göç alan yer Bodrum oldu. Bu da her şeye yansıdı doğal olarak. Yine de bu müthiş coğrafyanın yaşanılası yerlerinin başında Bodrum açık ara öndedir. Bodrum, gerçekten siyaset, sanat, spor gibi Türkiye’nin en önemli insanlarını sürekli yada sezonluk barındıran bir cennettir.
Benim yine dönüp dolaşıp gideceğim yer Bodrum. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ama dünyadaki değişim Bodrum’da da devam ediyor, devam da edecek.
Son yıllarda Bodrum’un bence en önemli iki kaybından bahsetmek isterim. Bana sorarsanız dünyanın en çok tanınan discosu Halikarnas’ın o dönemki kamu görevlilerince yıkılması utanç verici ve Bodrum’a yapılmış büyük bir kötülüktür. Yasadışı bir durum var ise 40 yıldır neden bir şey yapılmadı da birkaç yıl önce yıkarak çözüm üretildi anlamış değilim. Şimdi yerine yenisinin yapılıyor olması maalesef o hatıralarımızdaki, fotoğraflarımızdaki dünya markası Halikarnas olmayacak tabi ki.
Bir diğer yer Küba Bar. Orası el değiştirmiş şimdi de renkli, eğlenceli bir yer ama Küba Bar başka bir lezzet, başka bir Bodrum dinamiği idi. Şehrin merkezinde o kadar küçük bir alanda tüm Türkiye’nin yazın buluşma noktası idi. Dediğim gibi şimdi de farklı, eğlenceli güzel bir mekan ama ben Küba Bar zamanı aşığıyım.
Barlar Sokağı artık bana sorarsanız barlar sokağı değil. Çünkü neredeyse barların büyük bir bölümü daha çok dükkan haline getirilmiş ya da restoran- bar gibi hizmet veriyor ama bizim zamanımızın barlar sokağı değil. Zaman içerisinde kayboldu gitti maalesef.
Sürçülisan ettim ise afola ama içimden geçenleri yaşadıklarımı anlatmaya çalıştım . Bu içten yazımı da en sevdiğim cümle ile bitireceğim.
Başka Yerde Olup Nur İçinde Yatılacağına, Burada Nur İçinde Yaşanır’