Pandemi sonrasında tekrar seyahat edebilmenin ne kadar önemli olduğunu 2 yıl aradan sonra yaptığım bu iş ziyaretinde bir kez daha ama daha kuvvetli olarak anladım...
Daha önce işim dolayısı ile bir kaç kez Karadağ’a gitmiştim. Bu kez özellikle ülkenin daha az bilinen güney kısmını ziyaret ettik.
Bir kaç kelimeyle Karadağı özetlersem bana göre Karadağ;
Bakir
Güzel
Çekici
Naif
Gizemli bir ülke …
Ülkenin tabiatı o kadar güzel ki savaş çıkartabilir. Zaten bölgede savaşlardan kafasını kaldıramamış. Sadece çok bilinen Kotor, Budva’dan bahsetmiyorum, hala keşfedilmemiş nice güzellikler var. Resim çekmekten yoruldum adeta.
Uçaktan iner inmez programımıza dahil etmeyi düşündüğümüz başkent Podgoriza nın yakınındaki üzüm bağlarının ortasındaki Şarap Mahzenlerini ziyaret ettik. Dağ oyulmuş, içine mahzen yapılmış ve yüzlerce şarap fıçısı muntazam bir şekilde istiflenmiş.
Kısa bir ziyaretten sonra şarap tadım için güzel ve geniş bir masada yerimizi aldık. Daha yol yorgunluğunu atamadan birbiri ardından sunulan Karadağ şarapları hakkında -çok biliyormuşuz gibi- görüşlerimizi beyan etmeye başladık. Şarapla birlikte sunulan yiyecekler özenle hazırlanmış ve çok lezzetliydi.
Et ağırlıklı beslendikleri için et konusunda oldukça başarılıydılar. Özellikle zeytinyağının aroması. müthişti. Karadağ’da yiyeceklerin doğallığı ve yabancı ve zararlı karışımlardan korunması konusunda kanun var ve bu Avrupa’da bir ilk.
Çok ilginç ve başarılı bir sunumun ardından teşekkür ederek bu ilginç ve etkileyici mahsenden ayrıldık.
Budvaya vardığımızda yorgunluktan gecenin güzelliğinin farkına bile varamadık. Sadece bu fotoğrafı çekebildim otelin balkonundan.
Sayılı günlerimizden bir tanesini Budva’ya ayırdık. İş ziyaretlerimizin arasına sıkıştırdığımız tabiat harikaları sadece resimlerle anlatılır. Adriya kıyıları Norveç’in fiyordları gibi. Denize inen dağların arasındaki doğa harikası koylar ve adalar, yemyeşil ormanlar ve kıvrım kıvrım yollar. Burada sadece starbuchs gibi yabancı markalar değil, otoyollarda hoş karşılanmadığı için virajlara katlanmalısınız.
Sveti Stefan Adası Karadağın sembolü gibi. Ada üstündeki lüks otelin fiyatı dudak uçuklatıyor. İnsanlar ancak adayı arka plana alıp selfie yapabiliyor. Ülkedeki binlerce adanın kraliçesi bu. Dünya zenginlerinin villaları bu adada bulunuyor. (Işık ters olduğu için adayı daha iyi alabilmek için fotoğrafı biraz rütuşladım)
Eee bizde bir selfie yapalım o zaman…
Zaten çok az olan nüfus güneye doğru iyice seyrekleşiyor. Yolda insan görmek neredeyse bir mucize. Büyük araç çok az . Ama özellikle adamlar büyük. Tokalaşırken adeta elim kayboluyor ellerinin içinde. Ülke hakkında bilgiye girmeyeyim ama gözlemlediğim kadarı ile sırp, arnavut, boşnak , hırvatların karışımı bir nüfus var.
Bence en büyük eksiklikleri Güneş… o yüzden turizm sezonları çok kısa. Bende güneşi yakalayınca olduğum yerden bu fotoğrafı çektim. Sezon biteli iki ay olmuş. Daha 5 ay bekleyecekler. Burada istesende sezon 12 olmaz. Turizmde yeniler ama beklentileri yüksek. Özellikle Avrupa’ya yakın oluşu büyük avantaj. Otelller ve otelciler bizim 30 sene önceki halimizi yansıtıyorlar. Bu konuda daha uzun yolları var kat edecek... Olsun böyle de iyi….
Her ne kadar Türklerin Casino yatırımları olsa da, turistlerin önemli bir kısmı buraya doğa ve kültürel zenginlikler için geliyorlar. Türklerin büyük bir kısmı da öyle. Zira Osmanlı’nın izleri her yerde hala capcanlı karşımıza çıkıyor. Hem de oldukça iyi korunagelmiş hepsi.
Burası Ulcin. Neredeyse Arnavutluk sınırı. Tabiat öylesine dokunulmamış ki…Ağaçlar bir tarafa insanlar öbür tarafa yerleşmiş birlikte yaşıyorlar. Sezon bitişiyle birlikte sessizliğe iyice gömülmüş şehir. Biz geldiğimizde ancak tek tük restaurant açıktı ve bunlardan birinde son yılların en güzel pizzasını yedik diyebilirim. Garson Rossi’ye benziyordu. Türk olduğumuzu duyunca sevinçten ne yapacağını şaşırdı. Şehrin içine araç girmediği için biraz yürüdük ve bu şehri daha iyi tanımamızı sağladı.
Bu ülke gerçekten çok güzel ve umarım böyle kalır. Türklere vize yok, yakında Avrupa birliğine girerlerse o da biter. Aslında şimdi tam zamanı. Ülke bakirken, vize yokken, Türklere sempati varken Karadağ’ı görmelisiniz. En iyisi ben size güzel bir program hazırlayayım Nisan’da gidip görün oraları...
Karadağ gerçekten güzel, şirin bir ülke. Buna birde sevgili Akkan, Simona ve Caner’in olağanüstü misafirperverlikleri de eklenince bu ziyaret ötesi rengarenk bir festivale festivale dönüşüyor. Bölgenin önemli, güvenilir ve etkili acentalarından W Touristic Balkanlardaki adresiniz olabilir.
Ama en güzeli, tekrar seyahat edebilmek, biraz olsun günlük hayattan uzaklaşabilmek, yeni dünyalar, yeni hayatlar, yeni insanlar tanıyabilmek. Eğer birde gideceğiniz yerde güzel ve rahat bir konaklama, tertemiz sahiller ve hiç kaybolmayan bir güneş varsa ne ala...
Ben böyle bir yer biliyorum...