Bugünkü otelciliğimizi tahta kurularina borçluyuz.

Dr. MEHMET BAHAR

Türkiye de modern otelciliğin ilk başlangıcına bakıldığında, ilginç bir hikayesi var.

Şöyle ki; Yıl 1951 ve o yılların en ünlü futbol ülkelerinden olan ve Dünya futbolunda ilk 3 arasında yer alan İsveç maç yapmak üzere Türkiye’ye geliyor.

Türkiye büyük bir süprize imza atıyor ve 1-0 galip geliyor.

İsveçe dönen İsveç milli takımı basın tarafından çok ağır eleştiriliyor.

Sürekli olarak futbolculara yönelik “Türkiye’ye nasıl yenilirsiniz?” diye sorular soruluyor.

Bir futbolcu yenilginin sebebini açıklamak için “Biz Türklere yenilmedik. Kaldığımız otelde tahta kuruları ile savaştık. Biz onlara yenildik” diye açıklama yapıyor.

Bu açıklama tüm dünyada haber oluyor.

Bunun üzerine dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Ulvi Ziya Yenal, yapılan bu açıklamadan duyduğu rahatsızlık sonucu dünya çapında bir otel açılması için bir ihale düzenlenmesini istiyor.

Bu ihale sonucunda Türkiye’nin modern otelciliğinin ilk kilometre taşı olan ve bir çok otelciyi sektöre kazandıran Hilton İstanbul, 1955 yılında açılıyor.

Bu otelin açılmasından hemen sonra da Sn. Vehbi Koç’ta “Yabancılar yapıyorsa biz de yaparız” diyerek Hilton İstanbul’un açılışından sadece 1 yıl sonra Elmadağ’daki Divan otelini açıyor.

Bu iki önemli otel grubu, yıllar boyunca yetiştirdikleri elemanlar ile sektörde adeta bir okul gibi çalışmış ve modern otelciliğin oluşturduğu ilk uygulamaları, raporlamaları ve yönetim anlayışını ülkemize kazandırmışlardır.

O yıllarda çalışacak kalifiye eleman olmaması nedeniyle, Genel Müdür dahil bir çok yönetici yurt dışından getirilmişti.

Artık şimdi tüm Dünyada nereye giderseniz gidin tüm önemli zincirlerde üst düzeylerde bir çok meslektaşımız görev yapmaktadır.

60 yılda geldiğimiz yer ve elde ettiğimiz başarı hiç de küçümsenmeyecek kadar önemli bir başarıdır.

1950’li yıllarda doğru düzgün kalınacak otelin bile olmadığı şartlarından günümüzde turizmde Dünya’da ilk 10 içine giren bir Türkiye olması ayrıca gurur vericidir.

Kalın sağlıcakla...