Değişim durmadan yoluna devam ediyor. Bazen değişimin farkına varıyor bazen de farkına varsak bile umursamıyoruz.
Son yıllarda dünyayı etkileyen değişimlerin birçoğu ABD’den kaynaklanıyor.
9,5 yıl önce başlayan ekonomik kriz tüm dünyaya yayılarak hepimizi etkisi altına aldı.
Kriz piyasalar nezdinde Merkez Bankalarını özellikle Amerikan Merkez Bankası FED’i gündemin en üst noktasına taşıdı. Siyasiler ve maliye politikaları krizi yönetmede yetersiz ve etkisiz kaldı.
Başta FED ve Avrupa Merkez Bankası ECB olmak üzere gelişmiş ülkelerin Merkez Bankalarının aldığı kararlar ve uygulamalar piyasalara yön verdi.
ABD’de krizden çıkış sinyalleri gelmeye başlayınca FED uyguladığı genişleyici para politikalarından yavaş yavaş geri adım atmaya başladı. Ardından ECB’den de Avrupa’daki iyileşmeye paralel aynı yönde adımlar atması bekleniyor.
Sonuç olarak piyasalar, dünyada büyümenin yeniden canlandığı ve normalleşmeye doğru gidildiği beklentisi ile yoluna devam ediyor.
Krizin etkileri ve önemi azaldıkça Merkez Bankalarının açıklamaları ve politikaları da gündemin alt sıralarına doğru kayıyor.
Siyasi Liderler piyasalar nezdinde tekrar gündemin en üst sıralarındaki yerlerini almaya başladılar.
Tabiki gündemin en üst sırasında da söylem ve twitleri ile ABD Başkanı Donald Trump var. Trump’ın fikir ve kararları da hayata geçtikçe piyasalar ve dünya ekonomisine etkilerinin boyutu ve yönünün nasıl olacağı da daha çok tartışılıyor.
Trump’ın göçmenler ve ABD’nin diğer ülkeler ile olan ilişkilerine yaklaşımı dışında ekonomik yönden aldığı kararlar, dünyada önemli bir değişimin ilk adımları olarak görülüyor.
Piyasaları ve dünyadaki ticareti de etkileyecek kararların başında;
-Birçok dev şirketin yatırımlarının ABD’ye çekilmesi ve yeni yatırımların ülke içinde yapılması,
-1980 yılından bu yana gerçekleştirilen en büyük vergi indiriminin hayata geçirilmesi
-Güneş panelleri ve Çamaşır makinelerinin ithalinde arttırılan gümrük vergileri gelmektedir.
Trump düşüncelerini hayata geçirdikçe buna benzer birçok kararların alındığını da göreceğiz.
Alınan ve alınacak kararların özünde ABD belki yalnızlaşıyor ama küreselleşme süreci de sekteye uğruyor.
Büyümenin ve ticaret hacminin giderek ABD’ye kayması ve ülkeler arası ticaret dengelerinin bozulması özellikle en başta gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini olumsuz yönde etkileyeceğe benziyor.
ABD’ye ihracat yapan firmaların ürünleri yerine, ABD firmaları bu ürünleri daha ucuza üretip kendi pazarlarında satmaya ve ihracata başladıklarında dünya ticaretinin boyutu ve dengelerinin nasıl değişeceğini kestirmek oldukça zor.
Bu gelişmeler dünya ticaret hacminde ve gelişmekte olan ülkeler anlamında önemli bir değişimin işaretleri olarak algılanmalı.