Sezonumuzun sonuna yaklaşırken dünyadaki gelişmeler dur durak bilmiyor. Gerek uluslararası alanda ve gerekse ekonomi de tüm bu yaşananlara rağmen turizm sektörü olarak yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. İsrail ve Filistin arasındaki savaş, ülkemizi başta turizm ve havacılık sektörü olmak üzere birçok yönden etkisi altına almaya başladı. Umarız Ortadoğu’daki gerginlik başka ülkelere sıçramadan bir an önce son bulur.
Tüm yaşananları dikkate aldığımızda turizm ve havacılık sektörü olarak da geldiğimiz noktanın iyi bir seviyede olduğunu söyleyebiliriz. Ancak buna rağmen gelecek dönemlerde farkında olduğumuz/olamadığımız potansiyel gelişmelerin de olası etkilerini tam görebildiğimizi de söyleyemem. Hatta bazı gelişmeler ülkemiz için olumlu sonuçlar doğururken turizm sektörü için tehdit unsuru olabiliyor. Bu gelişmelerin başında da sektörümüzü orta ve uzun vadede etkileyecek olan Türk liramızın değerliliği konusu geliyor.
Bir önceki yazımda “Diğer yandan önümüzdeki birkaç ay Türk lirasında değer kaybının oluşması beklense bile, cari açığı azaltacak yapısal dönüşümün hızlanmasının da yer alacağı orta vadeli planda Türk lirasındaki değer kayıplarının da sınırlı kalması ihtimaline karşı da sektörümüzün gelecek yıllarda tedbirli olması gerektiği ortaya çıkıyor.” diyerek gelecek dönemlerde paramızın yabancı para birimlerine karşı değerini daha da yakından takip etmemiz gerektiğini belirtmiştim.
Son dönemde ödemeler dengesinde olumlu gelişmeler yaşanıyor. Haziran ayında kendisini göstermeye başlayan bu olumlu gelişmeler neticesinde Ağustos ayında da sadece 619 milyon Dolar açık verildi. Yine aynı ay sonu itibariyle 12 aylık cari işlemler açığı 57 milyar Dolara gerilerken altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 12 aylık toplamda 37,5 milyar Dolar fazlaya ulaştı.
Diğer yandan Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat da sosyal medya hesabından “Eylül ayında Bakanlığımız geçici dış ticaret istatistikleri kapsamında dış ticaret açığımız aylık %42,4 oranında, yıllık ise %48,1 oranında azalarak 5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu kapsamda Eylül ayında cari fazla verilmesi beklenmektedir.” açıklamasında bulunmuştur. Ancak yılın son çeyreğinden itibaren de cari açığın yeniden artması bekleniyor.
Mevsimselliğin bir sonucu olarak turizm sektörünün sağladığı katkının da etkisi ile bir iyileşme gözlemlenmekte. Hükümet, ödemeler dengesinin ülkemiz ekonomisi üzerinde etkilerinin son derece farkında ve bu konuda kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor. İyileşmeler görüldükçe şüphesiz Türk liramızın değerinin de bundan olumlu yönde etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır.
Eylül ayı enflasyonu %61,53 iken, son bir yılda ise Dolar Türk lirası karşısında sadece %50 değer kazanmış durumda. Türk lirasının diğer ülke para birimlerine karşı değerliliğini gösteren ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca (TCMB) yayınlanan Eylül ayı itibariyle Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi son 4 ayın üzerinde %55,52 oranında gerçekleşti. Bu endeksin artması da Türk lirasının değerinin arttığını gösteriyor bizlere.
Yaşadığımız seçim ortamı ve ekonomik gelişmeler toplumun birçok kesiminde finansal farkındalık yarattı. Herkesin hem fikir olduğu konu yerel seçimlere kadar Türk lirasının değerinin belirli bir seviyede tutulacağı sonrasında da biraz daha serbest bırakılacağı yönünde. Başka olumsuz gelişmeler olmadığı takdirde bu yılda olduğu gibi önümüzdeki dönemde de döviz kurlarındaki artışın enflasyonun altında bir seyir izleyeceği beklentisi hakim.
Ancak bir yandan enflasyonun yüksek seyretmesi başka bir ifade ile girdi maliyetlerinin artıyor olması diğer yandan döviz kurlarının belirli seviyelerde tutulmaya çalışılması, ihracatımız ve turizm sektörümüz için tehdit oluşturmaktadır. Genel seçimler öncesi yaşanan bu benzer durum yine kendisini göstermeye başladı. Yerel seçimlere kadar bu durum devam ederse ihracat gelirlerimizde bir yavaşlama görebiliriz. Diğer yandan turizm sektörü de 2024 yaz sezonuna dönük anlaşmalarını yaparken yüksek maliyetler nedeni zorlanacaktır. Gelecek sezon için de fiyatlarımızın yüksek kalma olasılığı yüksek. Böyle bir durumda otel doluluklarında zayıflık yaşanabileceği gibi ve sezon içinde satışlarda zorlukların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Türk lirasının değer kaybını azaltıcı adımlar, ithalatta da artışı kaçınılmaz hale getirecek ve ödemeler dengesini de olumsuz yönde etkileyecektir. Sonuç olarak döviz kurlarının seyrine, enflasyon oranı nispetinde izin verilmesi, ihracatçımız ve turizmcimiz açısından hayati öneme haiz bir konudur. Ekonomide iyileşme sağlanırken bu yolda en büyük katkıyı sağlayan ihracatçı ve turizmcinin de mağdur edilmemesi gerekir.