Biz toplum olarak genellikle eleştirmeyi severiz. Her kes herşeyi bilir ve her konuda eleştiride bulunuruz.
Tüm fikirlere saygılıyız ama eleştiriler tek taraflı yapılmamalı. Kötü tarafını eleştiriyorsak iyi tarafını da ortaya koymalıyız.
Özellikle de biz gazeteciler tarafsızlığımızı korumalıyız. eleştirirken de hakkaniyetli olmalıyız.
Doğruları yazıp halkı doğru bilgilendirmeliyiz. Biz gazetecilerin görevi bu. Sırf birileri rahatsız olacak diye gerçekleri görmemezlikten gelmemeliyiz. Yani gazeteciysen boyun eymeyeceksin, boyun eğeceksen gazeteciyiz demeyeceksin.
Ancak son zamanlarda kimse eleştirilmeye tahahmül edemiyor. Bir gazeteci eleştiri yapıyorsa hemen karşı taraftan baskı geliyor. Bu baskılar çeşitli şekillerde geliyor.
Bu baskılara boyun eymeyenler kendi yağları ile kavrulup yoluna devam ediyor, yaşam mücadelesini sürdürüyorlar. Ama istenileni yapanlar ise bir süreliğine de olsa sorunsuz yapıyorlar. Ancak günün birinde dili sürçse yanlış bir kelime yazsa geçmişine bakılmaksızın dışlanıyorlar.
Ben 40 yıldır gazetecilik mesleğini yapıyorum. Bugüne kadar hep doğru bildiklerimi yazdım, yazmaya da devam ediyorum. İktadar hakkında da muhalefet hakkında da doğru olanları yazdım. Eleştirilecekse eleştirdim, övünülecek işlerde de övdüm. Bu yüzden kimseye yaranamadım. Birini övsem diğeri bozuluyor. Birini eleştirsem diğerini memnun oluyor. Kimse bu gazeteci görevini yapıyor demiyor. En büyük eleştiriyi maalesef onlar kontrolsüz yapıyorlar.
Bu nedenle de kimseye yaranamıyoruz. Hep arada bir çizgi oluyor. Bu ara çizgi olsun. Görevimizi hakkıyla yapalım yeter. Ama kimse hırsız, sahtekar demiyor. Bu bana yeter.
Ben turizm ağırlıklı olarak yazılar yazıyorum. Turizm ile ilgili doğruları yazmaya özen gösteriyorum. Turizmin iyisini de kötüsünü de yazıyorum. Tabi bu zaman zaman hoşnutsuzluklara da neden oluyor.
Turizm çalışanlarının kötü durumlarını, maaşlarını zamanında alamayışını yazdığımda bazı patronlar bozuluyor. Patronların yaptıkları güzel işleri övdüğümde de çalışanlar ''Onların bize yatıklarını görmüyormusun. Sen ne biçim gazetecisin'' diyorlar. Yani ne yazarsam yazayım herkesi mutlu edemiyoruz. Ben zaten herhangi birilerini mutlu etmek için yazmıyorum. Görevimi icra ediyorum. Bilgilendiriyorum.
Şimdi yazdıklarımı okuyan bazıları yalakalık yapıyor diyecekler. olsun desinler. Olaylara at gözlükleriyle bakmaya devam etsinler.
Pandemi döneminde en zor duruma düşen turizm sektörü oldu. Türkiye'de turizm sektörü gerçekten zor duruma düştü. Ama turizm sektörü şanslıydı da. Çünkü turizmin içinden gelen, turizmden beslenen bir Kültür ve Turizm bakanına sektör sahipti.
Gerçekten de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy turizmdeki tecrübelerini pandemi döneminde ortaya koydu ve gerekenleri hemen yaptı. Güvenli turizm Sertifikası ile otellerin açılmasını ve turistlerin tekrar Türkiye'ye gelmesini sağladı. Belki gelen turist sayısı bir önceki yıla göre azdı ama hiç gelmemesinden daha iyi oldu.
Turizm sektörü biraz olsun nefes aldı. Hiç olmazsa bir hareket yaşandı. Sektör maliyetlerinin bir kısmını karşıladı.
Bazıları bakan Ersoy'u eleştiriyor. Ben de zaman zaman eleştiriyorum. Bundan sonra da eleştirmem gereken konularda eleştirilerimi sürdüreceğim. Çünkü ben gazeteciyim. Eleştirdiğim gibi güzel yaptıklarını da yazmalıyım. Tıpkı Bakan Ersoy'un pandemi döneminde turizm için gösterdiği başarıda olduğu gibi. Eğer turizm dışında bir kişi bakan olsaydı pandemi döneminde yapılanlar bu kadar çabuk ve etkili yapılamazdı.
Bunu yıllardır bakanlık yapanlardan gördük. İşi bilen bakanla işi bilmeyen bakan arasındaki farkı bu krizde gördük.
Diyeceksiniz ki pandemi döneminde zor duruma düşen sektörü ayağa kaldırmak için Bakan Ersoy ne yaptı. Yaptığı şey hükümetin verdiği desteklerden sektöründe öncelikli faydalanması oldu. Ayrıca Bazı vergi kolaylıklarının sağlanması da unutulmamalı.
Bakan Ersoy'u en çok eleştiren gazetecilerden biriyim. Ersoy özellikle turizm basınına karşı çok soğuk. Adeta onları yok saymaya çalışıyor. Kendine yakın bir iki televizyon ve gazetenin dışında kimseyle görüşmüyor. İşi gücü turizm olan turizm basını dışlamaya çalışıyor. Bu bakan Ersoy'un bana göre en büyük eksikliği.
Turizm sektöründe bulunan herkes bakana ulaşamıyor. Bir çok turizmci bundan şikayetçi.
Eleştirilecek bir çok şey bulunur. Ama hakklıya da hakkını vermek gerekir. Bakan Ersoy pandemi döneminde başarılı çalışmalarda bulundu. Sektör bunu unutmamalı.
Her zaman eleştirelim ama ama hakkını da verelim...