Geçen haftaya girerken gündemdeki konular yerini birdenbire 17 Nisan tarihinde ortaya çıkan erken seçime bıraktı.
İş dünyası daha ne olduğunu anlamadan piyasalarda olumlu bir hava esmeye başladı.
İşin açıkçası ilk olarak 26 Ağustos tarihi erken seçim için önerildiği gün dolar 4.08’den 4.11 seviyesinin
üzerine çıkmış, BIST 100 endeksi 110.687 puandan 108.744 puana kadar gerilemişti.
Piyasa ilk anda seçim kararına olumsuz bakmış ancak seçim tarihinin 24 Haziran olarak belirlenmesi sonrasında
ise kurlarda geri çekilme ve borsada yükseliş ile duruma tam tersi bir tepki göstermiştir.
Piyasaların birdenbire erken seçim kararında olumluya dönmesinin altında yatan neden ise hükümetin seçim
tarihine kadar başta kur cephesinde olmak üzere ekonomiyi rahatlatacak birtakım önlemler alacağı
beklentisinin oluşmasıdır.
Erken seçim kararının sektörümüz için de etkileri olacağı muhakkak.
Bu etkileri seçim öncesi ve sonrası olarak değerlendirmek daha doğru olur.
Seçim öncesine kadarki süreçte bir öngörülebilirlik söz konusu ama seçim sonuçlarını kestiremediğimiz
için 24 Haziran sonrası için bir öngörüde bulunmamız oldukça zor.
İlerleyen haftalarda gelişmeleri de izleyerek seçim sonrası dönemi çeşitli alternatifler üzerinde durarak
ele alabiliriz.
Gelelim turizm sektörü açısından seçim öncesi sürece; bu sürecin ekonomik ve Avrupa ile ilişkiler yönünden
birtakım etkileri olması muhtemel.
Özellikle Avrupa ülkeleri ile bu dönemde gerilimin tırmanması iyi başlayan sezonu olumsuz etkileyebilir.
Geçmişte yaşanan tecrübeler nedeniyle bizim tarafta sağduyulu hareket edileceğini öngörmekle beraber
Avrupa’da bazı ülkelerin yaklaşımının bu yönde olmayacağı ihtimalini de hesaba katmamız gerekiyor.
Umarız dış ilişkilerde bir sorunla karşılaşmayız.
Seçim sürecine ekonomi yönünden baktığımızda ise ilk planda kurlar karşımıza çıkıyor.
Piyasa oyuncuları kurların 2 ay boyunca düşük seyredeceği yönünde pozisyon almaya başladılar.
Kurların düşmesi daha doğrusu TL’nin değer kazanması bir de üstüne doların değer kazanması
(euro/dolar paritesinin düşmesi) euro bazında geliri olan turizm şirketlerinin karlılığını olumsuz etkileyebilir.
Bu süreçte kurların düşük seyretmesi iktidarın lehine olacağından, özellikle TCMB’nin alacağı kararların
ve euro/dolar paritesindeki seyrin yakından takip edilmesi oldukça önemli.
Kurların düşmesinde en etkili ve piyasanın da beklediği adım faizin arttırılmasıdır.
25 Nisan tarihinde TCMB faiz artırım kararı alır ve bu piyasa oyuncularını memnun eder ise kurlarda
bir gerileme daha olabilir.
Bu durumun bir başka sonucu da kredi faizlerinin artması olarak karşımıza çıkabilir.
Ancak iktidar, ekonominin canlı tutulması ve faizin de düşmesi için bazı adımlar daha atacaktır.
Bu adımların etkili olması ve desteklerin devam ettirilmesi kredi maliyetlerinin düşmesi işletmelerin rahat
bir nefes alması açısından önemli fırsatları da getirebilir.
Yine döviz yükümlülüğü olan veya yabancı para pozisyonu açık veren işletmeler için ise kurların düşmesi
seçim sonrası dönemdeki yükümlülüklerini hedge edebilmeleri açısından bir fırsat olabilir.
Dünyada ekonomik gelişmeler anlamında olumlu bir hava söz konusu.
Birçok sektörün finans yönetiminde ve karlılığında belirleyici unsur olan kur ve faiz cephesinde seçim
sürecinde önemli gelişmelerin olmasını bekliyoruz.