Bildiğiniz gibi EXPO alanının nasıl değerlendirilmesi konusu ile ilgili bir çok alternatif öneri ve projeler sürekli olarak Antalya gündeminde tartışılıyor. Bu tartışmaların ve önerilerin başlıcaları şu şekildedir.
Expo alanı giriş çıkışı kontrollü pasaport ile ancak yabancıların girebildiği, casinoların olduğu bir bölge olsun,
Veya bu alanın “Disneyland” tarzı bir eğlence merkezine dönüştürülsün ve böylelikle turistik bir çekim merkezi haline gelsin.
Bir diğer öneri de bu bölgenin kongre merkezi ilan edilmesi ve yapılacak kongre binaları ile Antalya'nın ihtiyaç duyduğu kongre turizmine hizmet etmesi.
Öncelikle şunu belirteyim, dile getirilen önerilerin tümü çok kıymetli olup, Antalya’ya çok büyük katkılar sağlayacak projelerdir.
Benim burada dile getirmek istediğim husus tamamen bu tartışmaların dışında biraz da beyin jimnastiği yapmamızı sağlayacak tamamen farklı bir projedir.
Hepimizin bildiği gibi yıllardır ATSO’nun Antalya’ya yeni bir üniversite kazandırmak için çabaları mevcuttur.
Benim önerim bu alanın bir üniversite alanı olarak tahsis edilmesi ve ATSO’nun önderliğinde oluşturulacak bir konsorsiyuma devretmesidir.
Fakat burada kurulacak yeni üniversite klasik üniversite yapılanmasından çok öncelikli olarak devlet/vakıf üniversitesi türünden çok belki de 3. bir model olan karma model olacak şekilde tasarlanmalı ve ortaya konacak bu model ile Antalya’ya yakışır çok yüksek akademik hedefleri olan bir üniversite planlanmalıdır.
Bu konuda oluşturulacak “arama konferansları” ile üniversitenin yapısı şekli dünyadaki başarılı olanlar incelenerek ve modellenerek bu yapı sağlanabilir.
Bu üniversite klasik sosyal bilimlerin yanında, mühendislik bilimlerini içeren fakat ağırlıklı olarak bir AR-GE merkezi gibi çalışacak yenilikçi bir yapıda tasarlanmalıdır.
Hatta üniversite öğrencilerini mezun ettikten sonraki hayatları ile ilgili eğitim aldıkları dönem içinde oluşacak tabloya göre bir kariyer planlaması oluşturmalı ve öğrencinin yetenek, ilgi ve alakasına göre oluşturacağı işbirlikleri sayesinde oluşturulan bu kariyer planının uygulanmasını ve takibini yapmalıdır.
Bu sayede oluşabilecek “iş garantili” “prestijli bir gelecek” temalı üniversite gerek yurt içinden gerekse yurtdışında iyi öğrencileri çekmekte zorlanmayacaktır.
Oluşturulacak cazip imkanlar sayesinde sadece Türkiye’den değil tüm Dünya’dan kendi alanında uzman ve isim yapmış akademisyenlerin görev alması sağlanmalıdır.
Antalyanın içinde bulunduğu iklim, dünya ile entegre ulaşım altyapısı mevcut akademisyenlerin olduğu kadar, dünya çapında söz sahibi olmuş ama emekli olmuş, hayatını ılıman iklimlerde sürdürmek isteyen hocaların da gelmelerine imkan sağlayacaktır.
Sağlanacak özgürlükçü bir ortam ile bu üniversite her türlü kamu veya özel kurum baskısından uzak tutulmalı ve projesi olan ama kaynak bulmakta zorlanan tüm araştırmacılara kapıları açık olmalıdır.
Ayrıca Antalya’nın uluslararası marketlerde otelleri pazarlama deneyiminden hareketle de dünya çapında öğrencileri çekmek için tanıtımlar yapılmalıdır.
Bu sebeple üniversite kontenjanının en az %30’unun yabancı öğrenciye ayrılacak şekilde planlanmalıdır.
Ortalama büyüklükte bir üniversitenin 50.000 öğrencisi olduğunu düşündüğümüzde bu hedefe ulaşılması durumda 50.000 kişinin bölge ekonomisine, sosyal hayatına ve dinamiklerine katacağı pozitif etki büyük olacaktır.
Yaklaşık 15.000 yabancı öğrencinin de ailelerinin özellikle kış aylarında oluşturacağı turizm hareketleri de kente ayrıca katkı sağlayacaktır.
Bu alanın bu konsorsiyuma tahsis edilmesi aşamasında ortaya konulacak ilk önemli şartlardan bir tanesi de bu bölgenin uygun bir merkezine uluslararası toplantı, kongre ve konferansların yapılacağı büyük bir kongre merkezi inşaasının zorunluğudur.
Bu sayede oluşturulan bu merkez sektör / üniversite işbirliğinin ile sektörün kullanımına tahsis edilmelidir.
Ayrıca mevcut yapılardan uygun olanların korunması sağlanarak onların da bu kampüs alanında değerlendirilmesi sağlanabilir.
Mevcut seyir kulesi de Antalya’nın bilimdeki yükselişini temsilen üniversitenin sembolü haline getirilebilir.
Ayrıca bu tür kaliteli üniversitelerin açılması diğerlerinin de açılmasını tetikleyebilecek ve bugün Kıbrıs’ın önemli bir geçim kaynağı haline gelen üniversitelerin benzer bir modeli Antalya için uygulanabilir hale getirilerek Antalya’nın sadece turizm ve tarımda değil eğitimde de bir marka haline gelmesi sağlanabilir.
Artıları ve eksileri ile birlikte tartışılması dileğiyle kamuoyuna duyurulur.