Bu yılki son yazımda sizlere genel bir değerlendirme yapmak istedim. Başlığımı özellikle seçtim. Çünkü artık iyisi ve kötüsü ile bir yılı geride bırakıyoruz. Her zaman dendiği gibi geçmiş geçmiştir. Önümüze bakmak gerek. O yüzden geleceğe umutla bakmak için bu yıl ve geçmişte yaptığımız hataları yapmamak gerekmektedir. Bende burada elimden geldiğince çok kısa olarak açmaya çalışacağım. Sizi rakamlarla boğmak istemediğim için rakam vermeyeceğim.
Yalnız daha önceki yazılarımda vurguladığım gibi çok yönlü bir strateji izlenmesi gerekmektedir. Özellikle konferans, sağlık ve ihtisas fuarları gibi konularda da marka olmak gerekmektedir. Geleceğe yönelik çalışmalarımızı bu yönlerde de yaparsak ileri dönemlerde ciddi bir ivme sağlanabilecektir.
Özellikle oteller bazında World Travel Award’ın değerlendirmelerinde Türkiye’den de Ön sıralarda Antalya’dan Cornelia Diamond Golf Resort Spa, İstanbul’dan Çırağan Kempsinki oteli, Bodrum’dan The Residence at Mandarin Oriental ve İzmir’den Park Inn by Radisson vb. Özellikle İzmir’de Karcıoğlu ailesi yönetiminde Park Inn by Radisson her geçen gün daha büyük başarılara imza atmaktadır. Bu tür haberler bizleri gerçekten mutlu etmektedir. Otellerimizin bu başarısı tek başına yeterli değildir. Ne yazık ki, dışarı çıktıklarında yaptıkları harcamaların makul düzeyde olması gerekmektedir.
Bunun yanında burnumuzun dibindeki Sakız adasına birçok kişi gitmiştir. İnanın vize problemi olmasa kesinlikle Yunan adalarında tatil yapmak Bodrum ve Marmaris’te tatil yapmaktan çok daha ucuz. Bir örnek vermek gerekirse Sakız adasında Apomora diye bir tavernaya gittik. Muhteşem bir Sakız manzarası vardı.1 litre şarap, 400 - 500 gr’lık porsiyonlarda 3 tabak et, kalamar, midye, salata ve mezelere şaka gibi 1.900 TL para verdik. Eğer bunu Bodrum veya başka bir yerde yemiş olsaydık herhalde 6.000 – 8.000 TL arası bir para verirdik. Otele ise deniz manzarasına sahip çok güzel bir apart ta 2 kişi oda kahvaltı 1.500,- TL verdik. Muhteşem bir kahvaltı da istediğiniz saatte odaya getiriliyor. Otel sahibimiz Evangalia her müşterisi ile çok ciddi anlamda ilgileniyor. Türkiye’de bu şartlarda bir konaklama 3.000,- TL’den başlamaktadır. Oda odaya kahvaltı yok. Buna benzer birçok örneği Fransa’dan, İtalya’dan da verebiliriz.
Buradan yola çıkarsak öncelikle fiyat politikamızın revize edilmesi gerekmektedir. Gelen turistler zaman içinde fiyatlar yüzünden başka ülkeleri tercih etmektedirler. Otel fiyatlarımızın uygun olması yeterli değildir.
Bunların yanında turizmimiz için önem arz eden bir konu vardır. Bu gerçekten milli değerlerimiz ve tarihimiz için çok büyük önem arz etmektedir. Şu an gündemde olan Meryemana Evi işletmesi ile gün yüzüne çıktı. 50 yılda uzun bir süreden beri Meryemana Evi işletmesi Efes Selçuk Belediyesine aitti. Şu an Tarım Bakanlığı, 1970’lerden beri sürdürülen sözleşmenin sona ermesini fırsat bilerek işletmeyi belediyeden almak istiyor.
Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, söz konusu gelişme üzerine verdiği demeçte “2015 yılında Efes Antik Kenti, Ayasuluk ve Çukuriçi Höyüğü ile birlikte Meryemana Evi de 4 bileşen olarak UNESCO Dünya Kültür Mirası Asıl Listesine dahil edildi. Dolayısıyla Efes Selçuk, gerek tarihsel olarak, gerekse inanç turizmi açısından dünyanın göz bebeği olan, açık hava müzesi niteliğinde eşsiz bir kent olma özelliği taşıyor. Meryemana Evi; Efes Selçuk halkı, Efes Selçuk Belediyesi ve Hz. Meryemana Evi Derneği işbirliği ile günümüze kadar ulaşarak, tüm dünyadan milyonlarca kişinin ziyaret ettiği önemli bir inanç ve kültür değeri haline geldi.” diyerek, Meryemana Evi işletmesi Efes Selçuk halkının elinden alınmak istendiğini ifade ediyor.
Tarım Bakanlığı hiçbir uzmanlığı olmayan bir konuda sorumluluk alacaktır. Türkiye’de yapılan en büyük hatalardan biri de uzman olunmayan konuda yapılacak yanlışların düzeltilmesi uzun zaman alacaktır. Türkiye’nin bu zaman kaybını kaldıracak durumu yoktur. Tarım Bakanlığının bu kararından bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. Bill Gates bile Meryemana Evine gelerek ayinlere katılmıştır. Yıllarca bu işi başarı ile yürüten Efes Selçuk Belediyesine neden bırakılmıyor.
Ören yerlerinin işletme hakkı 2018’de İsviçre’li Sicpa adlı teknolojik yazılım şirketine devredildi. Turizm ile hiçbir alakası olmayan ve Türkiye’nin en değerli tarihini simgeleyen yerler bir yabancıya teslim edilmiştir. Bu ciddi anlamda sorgulanması gereken bir karardır. Bu konu bir paragrafa sığacak konu değildir. İleriki bir zamanda detayları ile sizlerle paylaşacağım.
2010 yıllarında belediyelerin ören yerlerinden aldığı gelir % 40 iken şu an özelleştirmelerden dolayı bu gelirlerini kaybetmişlerdir. Turizmimizin geleceği açısından bu konunun ele alınarak bir çözüme kavuşturulmasında fayda vardır.
Özetlemek gerekirse turizmin gelişmesi ve ilerlemesi ancak ve ancak konusunda uzman kişi ve kuruluşların yürüteceği çalışmalarla olur. Türkiye dünyanın sayılı açık hava müzelerine sahip bir ülkedir. Buraların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Otellerimiz ise her geçen gün kalite ve hizmet anlayışını geliştirmektedirler. Fakat turizm 12 aya yayılmadığı için sezon dışında yetişmiş personellerini tutamadıklarından çok büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Bu sıkıntılar zaman içinde hizmet kalitesine de yansımaktadır. Bunun önüne geçmek için yazımın başında da belirttiğim gibi uluslararası konferans turizmi ve sağlık turizmi üzerinde durulması gerekmektedir. Bunun dışında özellikle ihtisas fuarlarının geliştirilerek bölge ekonomisine ve turizmine destek olması sağlanabilecektir.
Thales’in bu sözü umudun kendi varlığı ve gücü ile ilgili çok ciddi ipuçları vermektedir. İnsanlar, ağlasalar da, her şeylerini kaybetseler, her şeylerini bırakmak zorunda kalsalar da, ümit etmekten vazgeçmiyorlar. İnsanın ayakta kalması için devam edebilmesi ve iyi günlere kavuşması için umuda ihtiyacı var. Dolayısıyla insan var oldukça umut da onunla birlikte var olmaya devam edecek.
Thales’in dediği gibi ben ülkemi seven bir birey olarak ülkemizde bunu yapabilecek güç ve kaynak bulunduğunu düşünmekteyim. . Yeter ki doğru yerde doğru kişi ve kuruluşlar olsun. Turizm ile ilgili yerler ehli kişilere veya kuruluşlara tebliğ edilirse çok kısa zamanda çok büyük işlere imza atılabilecektir. Benim bu ülkenin geleceğinden çok büyük umudum var. Bu ülke bizim hepimizin, 2024 yılı bizim için muhteşem olacak bakın görüp yaşayacağız bunları.
2024 yılında hepimizin umutlarının gerçekleşmesi temennisi ile.