Kurlar Yükleniyor...
articledummy

GÖKÇEADA ve GURME TURİZMİ

Geçen hafta sonu bir işim nedeni ile Gökçeada’ya gittim. Bugüne kadar hiç Gökçeada’ya gitmemiştim. Gitmeden önce ön bir araştırma yapmıştım. Özellikle Gökçeada kuzusu ile ilgili verilere ulaştım. Türkiye’de serbest sistem hayvancılık yapılarak yetiştirilen Gökçeada kuzusunun lezzetini tatmak istiyordum. Ayrıca oğlak tandırının da çok ünlü olduğunu da öğrenmiştim. Fakat oğlak tandır ön plana çıkmış durumda. 

Adaya İzmir’den uzun bir yolculuk yaparak gittiğimizden karnımız epey acıkmıştı. Öncelikle merkeze giderek Merkez Lokantasında lezzet şöleni yaşadık. Gerçekten Erdoğan şefin yaptığı Oğlak tandır ve Gökçeada kuzusunun tadı damağımızda kaldı. Bugüne kadar yediğim bir çok kuzu etinden farklı bir lezzeti vardı. Adanın meralarında doğal kekik ve lezzetli otları ile beslendiğinden ağızda tarifi imkansız kekik tadı ile beraber lezzet veriyor. Sadece bu lezzeti denemek için bile gidilir. Akebinde Yukarı Kaleköy’de Mustafa’nın Kayfesi’nde kahvemizi içerek Çınaraltı’nda bir soluk aldık. Bu vesile tarihi Kiliseyi de görmüş olduk. 

Bununla beraber adanın yerel insanları ve esnafı ile sohbet ettim. Adada çok uzun zamandan beri yaşayan Ayhan Kıraç ile görüştüm. (Ada kısa zamanda çok hızlı bir gelişme trendi yaşadığından alt yapısının genel olarak hazır olmadığını belirtti. Bunun zaman içinde sorun oluşturabileceğini belirtti.  Daha işin başında iken planlı bir yapılanma olması adanın gelecekteki turizm potansiyelini ciddi anlamda katma değer sağlayacaktır) dedi. 

Bunun yanında adaya özgün zeytin cinsi Ladolyadan bahsetmeden geçmemek gerek. İspanya’nın dışında yetişebilen tek yer Gökçeada’dır. Ladolya zeytininden yapılan zeytinyağı ile yapılan yemeklere usta eli değmiş gibi lezzet veriyor. Fakat bakım eksikliği nedeni ile gereken verimin alınamadığını belirttiler. Bunun yanında iyi bir gelir sağlanabileceğini vurguladılar. 

Daha sonra turizm potansiyelini öğrenmek amacı ile Marmaros Butik Otel Pazarlama Yetkilisi Emre bey ile bir araya geldik. Şehrin merkezinde çok şirin otel ve özellikle engelli dostu bir otel. Yaz kış hizmet vermektedir. Yaz sezonu dışında otellerin doluluk oranının düşük olduğunu söyledi. Buna rağmen otel inşaatlarının devam ettiğini vurguladı. Turizmi yılın 12 aya yayılması gerektiğini açıkladı. Bunun için gurme turizmine ve Gökçeada kuzusunun tanıtımına önem verilmesinin gerektiğini söyledi. Ayrıca adada Rumlardan Zeytinli – Tepeköy – Dereköy köylerin olduğunu ve bu köylerin bir rut dahilinde tanıtımda kullanılmasının büyük bir etki yapacağını belirtti. Tepeköy’e gittiğimde rum köylerinin çok bakımsız olduğunu gördüm. Orada bu yapıların restore edilemediğini üzülerek öğrendim. Tepeköy’de eskiden kullanılan tarihi çamaşırhane görülmeye değer bir yerdi. Çünkü köydeki evler sahipli olduğunda ve sahiplerinin yurt dışında olması nedeni ile restorasyon yapılamıyor. İzmir’in Şirince köyü gibi yerler olabilecek büyük potansiyele sahipler. 

Bu arada Gizli limandaki plaj ile Kefelos plajını ziyaret ettim. Çeşme ve Sarıgerme’de ki plajları aratmayacak güzelliğe sahipler. Gizli limandaki köylülerin yaptığı baraka tipi kafe ve soyunma yerleri o dokuyu bozmamış. Çeşme’deki gibi beach clubların olmaması ve hep böyle kalması en güzeli. 

Bunun yanında gidilmesi gereken diğer yerler: Su Altı  Milli Parkı, Kaleköy limanı, Laz Koyu, Çınaraltı, Yukarı Kaleköy’de Cenevizlerden kalma tarihi  kale ve Tuz Gölüdür. 
Bence Yunan adalarına gitmek yerine Gökçeada’ya giderek bu lezzet şölenini yaşamak, doğası bozulmamış plajlarda serinlemek, Rum köylerini ziyaret ederek o havayı yaşamak ve son olarak kendi değerlerimizi tanımak gerekmektedir. 
 
Yayın Tarihi
09.06.2022
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla