Google Baş İşletme Görevlisi olarak yürüttüğü (Chief Business Officer) görevinden 2018’de ayrılan Mo Gawdat, bu yılın Ocak ayı sonunda Sharjah da düzenlenen Girişimcilik Festivali SEF’25 deki konuşmasında;
Yapay zeka üzerine yaşanan son gelişmelerin geldiği noktayla ilgili; “Artık gerçeğin bir makine tarafından belirlendiği bir çağdayız, bu muhtemelen insanlık için en büyük uyanış çağrısıdır, bir daha hiçbir şeye inanmayın, çünkü bir soru sorup buna tek bir cevap alma fikri kesin bir açıklıkla doğru olamaz.” dedi.
Gawdat’ın söz konusu sözlerini dinlerken, insanların hiçbir şeye inanmadığı ya da herşeyin inandırıcılığını fazlaca sorguladığı bir ortamda, gerçeğin giderek belirsizleşip, ortadan kalktığı bir dünyada, bizimki gibi güvene dayalı bir sektörde ne gibi değişimler yaşanır sorusu zihnimde canlandı. Sonra, böyle birşeyin olması halinde sadece kendi sektörümüzün değil, tüm ticaret için ne kadar sorunlu etkiler olabileceğini düşündüm ve durumun ne kadar sorunlu ve olası kaosun ne kadar yıkıcı olabileceğini aşağıdaki sıralayacağım maddelerle anlatmaya çalıştım;
- Güvensizlik, inançsızlığın yayıldığı ya da gerçeğin kalmadığı bir dünyada, reklamların ya da pazarlama faaliyetlerinin de hiçbir önemi ve geçerliliği kalmayacaktır. Özellikle, zaman içerisinde tutarlı bir üretim ve iletişimle tüketicilerinde marka sadakati oluşturmayı başarmış firmaların, muhtemel itibarsızlaştırma, karalama kampanyaları karşısında kendilerini savunabilme ve dolayısıyla marka sadakatine sahip kalabilmeleri ihtimali ortadan kalkar, satışlar düşer,
- Manipülasyon ve sahtecilik tırmanır, tüketim azalır, işini yasal ve düzgün yapan şirketler pazar paylarını kaybederler, tüketiciler nasılsa herşey sahte algısına kapılıp bir süre sonra, tepki göstermeyebilirler. Kalite odaklı firmalar işlerine devam edemezler,
- Yeni yatırımlar ve inovasyon durma noktasına gelir,
- Finansal sistem ve finansal yatırım araçları çöker, bu da özellikle üretim ve büyüme döneminin sonu anlamına gelir,
- İşletmelerin ve çalışanların motivasyonları azalır ve verimlilik düşer,
- Hukuki süreçler ve adalet sistemi çöker,
- Fiyatlandırma mekanizmaları çökebilir ve değerfiyat algısı bozulur,
- Toplumsal kaos ve ticari çöküş dönemi başlar…
Ne de kabus bir senaryo, öyle değil mi ? Ama bilgiye erişim kanallarının tek tipleştiği ya da manipülasyona açık hale geldiği, makinelerle tüm bilgi derleme ve bilgiye dayalı iletişimin ele geçirilmeye başlandığı bir çağa giriyoruz. İnsanoğluna sen düşünme, sorgulama, karşı çıkma, öğrenme ve de fikir geliştirme, biz bunların hepsini senin için yaparız denilen bir ortama doğru gidiyoruz. Muhtemelen iki nesil sonra, bizlerin büyüdüğümüz çağda kullandığımız konvansiyonel bilgi kaynaklarının “neredeyse” tümden yok olduğu ya da çok seçkin bir grubun erişiminde kaldığı ve gerçeğin ihtiyaçlara ve/veya birtakım gerekliliklere göre birçok kez yeniden tasarlanabildiği bir dünyada, kişiselleştirilmiş gerçeklik çağında ya herkes kendi adasında yalnız ve simüle edilen birtakım duygularla yaşamaya daha doğrusu tüketmeye devam edecek, ya da, gerçekliğin-gerçeğin sorgulanır olduğu, güvensizliğin tavan yaptığı kaotik bir yeni dünya içerisinde var olacak.
Sektör bağımsız, ister yatırımcı, isterse yönetici olarak, hatta belki de ebeveyn olarak, yapılabilecek sanırım en doğru şey, ekip üyelerine/çocuklara sorgulamayı, deneyime ve ilkelere dayalı sezgiselliği, hayal gücünü ve farklı alanlardan farklı bilgileri derleyerek, edinilmiş bilgi (information değil knowledge) kazanımını özendirecek belli metod ve sistemlere kafa yormak olacak.
Bir önceki yazımda bahsettiğim BANI ( Brittle/Kırılgan – Anxious/Kaygılı – Non linear/Doğrusal olmayan – Incomprehensible compexity/Anlaşılmaz karmaşıklık )çağının yönetici ve liderlerinin tam da bu noktada, nasıl davranmaları gerektiğine dair, Forbes dergisinde Şubat 2025 tarihinde yayınlanan yazısında Kevin Kruseözetle aşağıdaki tavsiyeleri paylaşmış;
- Aşırı iletişim kurun ve Halkla İlişkiler klişe ifadelerini*abartmayın
Kaygı sessizliği sever. Sessiz kalırsanız insanlarınız (çalışanlar, müşteriler, yatırımcılar, tüm paydaşlar) boşlukları en kötü durum senaryolarıyla doldurur. Net olun, dürüst olun ve bildiklerinizi ( ve bilmediklerinizi ) paylaşın.
* Burada kastedilen, orjinalinde don’t over spin diye bahsi geçen ifadede yer alan spin kelimesinin Halkla İlişkilerdeki karşılığı: Genellikle kamuoyunu etkilemek veya bir müşterinin imajını korumak için belirli bir algı veya anlatı yaratmak amacıyla bilgilerin stratejik olarak şekillendirilmesi ve sunulması
- Ekibinize direksiyonu verin
İnsanlar güçsüz hissettiğinde kaygı tavan yapar. Bazı kararları ekibinize devredin, belli işlerin takvimi, birtakım küçük öncelikler, sorun çözmekle ilgili bırakın karar alıp uygulasınlar. Daha az stres ve daha fazla katılım insanları rahatlatacak ve verimlerini arttıracaktır.
- Konuşmayı güvenli hale getirin
Korku odayı ele geçirdiğinde, ardından sessizlik gelir. Dudak ısırmaya değil, açık diyaloğa ihtiyacınız var. Hataları öğrenme anları olarak normalleştirin. Kendi endişelerinizle yüzleşip, onların varlıklarını kabullenin. Google en iyi takımlarda psikolojik güvenliğin bir numaralı faktör olduğunu buldu – insanlar korkmadıklarında daha iyi çalışıyorlar.
- Gerçekçi olun, ancak çıkış yolunu gösterin
Kimse cilalanmış ( şeker kaplanmış ) da olsa saçmalıklara inanmıyor. Varsa, yaşanan sorunu kabul edin ve sonra sorundan çıkmanın yolunu gösterin. Gerçek ve durumdan çıkışın yol haritası, sakinlik getirecektir. Paniğe karşı gereken panzehir netliktir.
- Zihinsel yakıta yatırım yapın
Liderler, ekiplerinin psikolojik kaynaklarını ve dayanıklılığını etkin bir şekilde korumalıdır. Gerçek molaları teşvik edin. Zihinsel sağlık kaynaklarını etkin bir şekilde teşvik edin ve bunların kullanımlarını normalleştirin. Tükenmiş ekipler yenilik yapamaz, vazgeçerler.
Halihazırda, ülkemiz iş hayatının kendi rutin zorlukları, belirsizlikleri ve açmazları içinde bu yukarıda yazılanlar, başka bir yüzyıl ya da gezegene ait gibi dursa da, özellikle bizimki gibi dünyaya entegre bir sektörde, tahminimizden daha hızlı bir şekilde karşılaşacağımız bu yeni çağ düzenine dair bence akılcı tavsiyeler.
Yine Kruse’nin Futurecasters adını verdiği BANI çağı liderlerinin önemiyle ilgili sözleriyle bağlayalım; “Bizim BANI dünyamızda, geleneksel liderlik yaklaşımları yetersiz kalıyor. Sistemler kırılgan olduğunda, dayanıklılık inşa eden liderlere ihtiyacımız var. Kaygı yaygın olduğunda, umut aşılayan liderlere ihtiyacımız var. Değişim doğrusal olmadığında, hızla uyum sağlayan liderlere ihtiyacımız var. Gerçeklik anlaşılmaz göründüğünde, kaosu anlamlandırabilen liderlere ihtiyacımız var.”
“Rahatsız edici gerçek şu ki, liderlerin herşeyi kavraması gerekmiyor-ancak yine de harekete geçmeleri gerekiyor. Artık liderler için, işin tanımı değişti; Hesaplanmış riskler alın, hızlı hareket edin, resmin tamamını görmek inkansız olduğunda sezgiye yaslanın.”
“Zaman ve sabır dut yaprağını ipeğe çevirir.” ( Bir İtalyan atasözü )