Pandemi ertesinde yoğunlaşan kitle turizminin yarattığı sorunlar zaman zaman tatil ülkelerindeki yerli halkın huzurunu kaçıracak boyutlara ulaşıyor. Önemli tatil destinasyonları bir yandan turizm pastasından daha çok pay almaya çabalarken, bir yandan da birtakım radikal tedbirlerle aşırı turizmin olası olumsuz yansımalarını engellemeye çalışıyorlar. Gün geçmiyor ki dünyanın önemli tatil beldelerinden pek de alışılagelmedik tedbirler duymayalım. Mayorka artık gece yarısından itibaren içki satılmayacağını ve sahillerin kullanılamayacağını kararlaştırdı, İtalya aşırı izdihamı yüksek vergilerle azaltmaya çalışıyor, ‘Paris sadece Eyfel değildir’ diyen ve yoğunluktan bunalan Fransızlar Eyfel kulesinin ziyaretini kısıtlıyorlar, Yunanistan, Atina Akropolünü aşırı sıcak günlerde turistlere kapatma kararı aldı.
‘Hepsi turist gelsin, ama bizim de dengemizi bozmasın !’ modunda.Turizmin ülkenin doğal yapısını bozmadan sağlıklı bir şekilde gelişmesi son yıllarda turizmcilerin en önemli konularından biri . Buradaki performans o ülkedeki turizmin ömrünü belirleyecek.
Konuya dair son gelişme sezonun tam ortasında Yunanistan’ın Paros adasından geldi: ‘Havlu Hareketi’.
Sahillerin turistik işletmeler tarafından ele geçirilip, fahiş fiyatlarla yerel halkın kullanımına -neredeyse- kapanması üzerine Yunan halkı ayaklanarak havlularla sahilleri bastı. ‘Sahiller herkesindir’ sloganı ile havlulu eylemler dünya gündeminde de geniş yer buldu.
Protestolara alışık Yunanistan’da hiç bir hareket ‘Havlu Hareketi’ kadar hızlı yayılmadı. Turizm tarihinin en ilginç protestolarından biri olan Havlu Hareketi Temmuz ayında Paros adasının sakinleri ile başladı. Sahillere el koyan ve şezlong ve güneş şemsiyelerini fahiş fiyatlarla pazarlayan turistik işletmelere karşı ayaklanan 300 kişilik yerel halk havlularıyla sahillere koştu ve bu hukuksuzluğa karşı eylem yapmaya başladı. Turistlerin gözü önünde cereyan eden eylemler bir kaç gün içinde Yunanistan’ın en önemli turizm adaları olan Rodos, Chalkidiki, Korfu , Mykenos ve Santorin’e de sıçradı.
ODA FİYATINA ŞEZLONG
Sahilleri önce kısmen kiralayan ve daha sonra hemen hemen bütününe el koyan işletmeler alternatifsiz olmanın gücüyle fiyatları aşırı bir şekilde artırarak 4 şezlong için 100 € ücret almaya başladılar. Neredeyse denizin içine kurulan VIP Localar ise 2 şezlong ve güneşlikle 120 € dan kiralanmaya başladı. Turistlerin bile güçlükle ödeyebileceği bu rakamlar Yunan halkı için tasavvur edilir gibi değildi. Bir oda fiyatına şezlong satmak halkı isyan ettirdi. Sahillerde havlusunu serecek yer bulamayan yerli halk isyanını ‘Havlu Hareketi’ ile duyurmaya başladı.
Yunanistan’da yıllardır bu durumu bilen ve biraz da göz yuman Resmi Kurumlar Havlu Hareketi karşısında harekete geçmek zorunda kaldı. Ekonomi Bakanı Kostis Chatzidakis kontrollerin sıklaştırılacağı ve kanunlara uymayan işletmelerin cezalandırılacağını duyurdu. Bakan Geçen hafta 918 Sahil işletmesinin Kontrol edildiğini bunun 336 sının yasadışı olduğunu ve bununla ilgili olarak 16 kişinin tutuklandığını belirtti.
Yunanistan’da Yasaya göre sahillerin ancak %50 si ticari işletmeler tarafından işgal edilebiliyor. Ayrıca şezlonglar sahilden 5 metre uzaklıkta kurulabiliyor. Ancak kiralamayı yapan şirketler çok kısa bir süre içinde şezlonglarını sahile yayarak, bar ve diğer birimleri ile bütün sahile el koymaya başlayınca, Naxos adası halkı dayanamayıp duruma el koyarak şezlongları ve şemsiyeleri sökmeye başladı. Daha yangınların dumanı sönmeden yeni bir yangına düşmek istemeyen Yunanistan’ın başı ‘Havlu Hareketi’ ile daha çok ağrıyacak gibi gözüküyor.
ÇEŞME’DE HAVLU HAREKETİ
Yunanistan’da durum böyle iken’ Havlu Hareketi’ kısa sürede biraz da boyut değiştirerek Ege’nin karşı yakasındaki Çeşme sahillerine ulaştı. Doğa tutkunları bir araya gelerek Azmak koyundaki yüksek fiyatlı plajların halka ücretsiz sunulması için eylem yaptılar. Bohemian Beach ve Before Sunset plajlarının ticari olarak kullanılmasına son verilmesini talep eden Doğa Tutkunları bu konuya dair şikayetlerini iki yıl önce dile getirmiş ve hukuki yola başvurmuştu. Anlaşılan o ki Havlu Hareketi bizde Yunanistan dan önce başlamış.
Plajların astronomik rakamlardaki giriş ücretleri ve tesis içindeki yüksek fiyatlar, Ege kıyılarındaki halkı tedirgin ederken, Ayvalık, Datça, Foça , Bodrumdan da ‘plajlar hepimizin’ sesleri yükselmeye başladı.
Yüksek sezonun otellerdeki vazgeçilmezi şezlong ve havlu savaşlarını bilirsiniz. Havuz başında ya da sahilde en iyi yere kapak atabilmek için tatilde bile saat kurup havlusu ile oraya buraya koşuşturan turistleri çok gördük, çok göreceğiz. Gizlice başkalarının havlusunu şezlongtan atıp kendisininkini yerleştirenler de az değil.
Otelcilerin başının belası olan havlu ve şezlong savaşları turizm var olduğu sürece devam edecek.
Havlu Hareketi ise turizmin yerel halkın hayatına müdahele etmesine, olumsuz etkilemesine ve mutsuzluk yaratmasına karşı naif bir ‘burada dur!’ ikazı olarak akıllarda kalacak.