Yıllardır tartışır ve sürekli ‘ Her şey dahil’ sistemini eleştirir dururuz. Eleştirenlerin haklı nedenleri ve endişeleri olmakla birlikte, Dünyada ilk 5 e göz dikmiş Türkiye ‘nin başarıyla uyguladığı bu sistemin hedefine varmakta çok büyük katkı sağladığını için için bir çok turizmci bilmekte, hatta zaman zaman dile getirmektedir.
Her şey dahil sisteminde neredeyse turistin bütün ihtiyaçlarını sağlayarak turisti otelin içine hapseden, aşırı israf yaratan ve ürün kalitesinin sorgulandığı dezavantajlar öne çıkarken, zaten kısa bir süreliğine dinlenmeye gelen turiste tatili boyunca ihtiyacı olan herşeye ulaşma imkanı vererek,özellikle çocuklu aileler için büyük kolaylık sağlayan ve bizim yarattığımız bu sistemi daha uzun yıllar tartışırız dururuz sanıyorum.
Profesyonel bir rehber olarak turistin gittiği ülkeyi gezmesi, kültürünü tanıması ve deneyimler elde etmesinin tatiline değer katacağına kesinlikle inanır ve önemserim. 50 milyon turist ağırlayan bir ülkede bunun ekonomik katkısının göz ardı edilememesi gerektiğini herkes biliyordur.
Ancak, 30 yıl önce sadece bir kaç yüz bin turistle yola çıktığımızda her şey dahilin rüzgarını arkasına alan Türk turizmi bugünlere ve bu sayılara gelmesinde her şey dahilin katkısını da inkar edemez.
Hepinizin bildiği bir gerçeği tekrar edeceğim: Türkiye dünya turizminde bir ‘Her Şey Dahil ülkesi’ olarak anılıyor. Turist de bunu böyle biliyor ve zaten yıllardır da test ediyor. Ve hatta talebi de o yönde. Talep o yönde olunca yeni tesisler de her şey dahile kilitleniyor.
Buradaki talebi gören diğer tatil ülkeleri zaman zaman sistemi kopyalayarak uygulamaya çalışsalarda pek başarılı oldukları söylenemez.
Ben korona sürecinde Her Şey Dahil in revize edileceğini tahmin ediyordum. İçerik değil de, özellikle servis konusunda. Zaten güvenli sağlık sertifikasyonunda buna dair düzenlemeler de var. Ancak sanırım sistem ana hatları ile devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde bir online turizm portali olan Travel Book Avrupa’daki en iyi 25 Her Şey Dahil oteli belirlemek için okuyucuları ile bir anket yaptı. Açıklamada ‘milyonlarca okuyucunun belirlediği’ diye bir ek bilgi mevcut.
Anketlerin güvenilirliği ve temsil kabiliyeti her zaman sorgulanır. Bu konudaki hassasiyetimizi koruyalım, ancak bir gerçek te halka ulaşan anket sonuçları her zaman etki yapar ve bir fikir yaratır. Bu anketi geçtiğimiz günlerde Turizm portalinde yayınladılar ve Avrupa medyasında haber olarak gündemde . Ben bu sonuçları özellikle Türk turizminin Avrupa medyasında neredeyse hiç yer almadığı bugünlerde ‘turistin sesi’ olarak nitelendiriyorum.
Buna göre okuyucuların seçtiği ilk 5 otelin 4 ü Türkiye’den. Türkiye’ye uçuşların kısıtlı olduğu, İspanya, Yunanistan ve Portekizin sürekli pompalandığı ve korona endişesinin devam ettiği bu süreçte okuyucunun, daha doğrusu turistin doğruları değişmemiş. Hatta İlk 10 da ülkemizden 6 otel var. Bu , sevsek de sevmesek de, istesek te istemesek de bir gerçeği tekrar teyid eden bir sonuç: ‘Türkiye Her Şey Dahil sistemde Avrupa’nın en güçlü ülkesi’. Antalya da bu konuda dünyanın en önemli destinasyonu.
Bu gerçekle ne yapacağımıza biz karar verelim. Sistemi tekrar gözden geçirir revize mi ederiz?, kusurlu yanlarını eleyerek yeniden mi yazarız?, başka imkanlarla harmanlayarak dünya turizmine yeni bir ürün mü sunarız? bizim gelecekteki konumuz olsun.
Travel book okuyucuları ayrıca için bir yan anket yapılarak ‘ her şey dahil tercih edermisiniz ? ‘diye sorulmuş. Yaklaşık 30 bin okuyucunun 20 bini ‘hayır’ yanıtını vermiş. Bu cevabı verip yine Her şey dahil otelini tercih edenleri bir kenara bırakarak, gerçekten kalabalıktan uzak, dinlenme, daha sakin ve huzurlu tatil konusunda hassasiyet taşıyan kitlenin de az olmadığını da hesaba katarak düşünmek gerek.
Şu korona bir bitsin, kafa kafaya verip buna da bir çözüm getiririz...