KAFAMIZA GÖRE TURİZM

Değerli Turizm Okurları,

Bir sezon daha maratonun son düzlüğüne girdi. Yeni yeni her işletme sezonu nasıl kapatacağız? Ne kadar kazanç, Ne kadar kayıp var? Hesabını yapamaya çoktan başladı! Geçen yıl kasım ayında ATF (Antalya Turizm Fuarı) ile birlikte ne hayaller vardı? Ve Neler yaşandı? Kısaca bir bakmak isterim.

Kısa bir analiz ile konuya giriş yapalım.

Antalya’nın ana pazarlarından olan ve Antalya Havalimanına inen uçak sayılarını size bildirmek isterim. ( ResBox’ın Antalya havalimanından aldığı verilerine göre )

01.04.24 ile 29.08.24 tarihleri arası Antalya havalimanına iç hatlar dahil 70851 uçuş bunun 55276 adet uçuş uluslar arası 63 ülke 278 şehir ve toplamda 290 havalimanından oluşmuş.

01.04.23 ile 29.08.23 tarihleri arası Antalya havalimanına iç hatlar dahil 65902 uçuş bunun 51931 adet uçuş uluslar arası 61 ülke 251 şehir ve toplamda 268 havalimanından oluşmuş.

Özellikle yaz sezonuna dikkat çekmek istedim. Biraz detaya inersek şehrimizin ana pazarı diyebileceğimiz birkaç ülkeye bakınca iki Pazar haricinde büyüme sergiliyoruz. Ve birçok bölgenin ana pazarı olan ALMANYA süregelen yıllardır istediğimiz sayılara ulaşamadık.

Aslına bakarsanız bugüne kadar hatırı sayılır derecede şehrimize daha fazla misafir inmiş.

Ancak MUTLU MUYUZ? 2 cevap var! Hem mutlu ve bir iki katı kadar mutsuz!

Siyasi anlamda verilere bakarsak, birçok ülkenin hayal edemeyeceği kadar büyük ve daha da büyüyen bir ülkeyiz. Milyarlarca döviz ülkemize giriyor. Onlarca sektör turizm sektöründen faydalanıyor. Kesinlikle katılıyorum. Ama madem biz bu kadar iyiyiz ve iyi olmaya devam ediyoruz.

Kafamıza göre yaşadığımız bu turizm de neden herkes(hadi çoğumuz diyelim) MUTSUZ!!!

Neden kafamıza göre,

• İstihdam yaratmak adına onlarca yeni tesis yapıldı. Bu Güzel! Ama o kadar insan yetiştirilmedi. Ama bu çok kötü!
• Turizm gelişmeye başladıkça, şehrimiz ve ilçelerimiz kendini daha hızla geliştirip, diğer ülkelere örnek olacak şekilde büyüdü. Bu çok güzel! Ama iç göç, oluşan talep buralarda oturmayı neredeyse imkânsızlaştırdı. Bir asgari ücretin neredeyse en yakını bir buçuk katı oldu. Ama bu çok kötü!
• Turizm yatırımcıları ve çalışanları, bugün ki turizmin bu hale gelmesini sağladı. Bu Güzel! Ama artık istenilen hizmeti verememeye başladık ( istisnalar kaideyi bozmaz) ve aşırı sıcaklar ile birlikte kum, güneş, deniz pazarlamasının sınırlarını zorlamaya başladık. Ama bu çok Kötü!
• Ülkemizi tanıtmak için milyarlarca para döküldü ve ülkemiz inanılmaz şekilde çok farklı açıdan tanındı. Bu çok güzel! Ama değerli bir büyüğüm şunun farkına varmamı sağlamıştı! Bir tesis den içeriye girdiğinizde, çalışan arkadaşlarımız, bölgedeki birçok yeri kendi bile bilmiyor ki gelen misafire anlatabilsin. Ama bu çok kötü!
• Büyüyen bu sayılarla birlikte birçok Turizm İşletmesi açıldı. Bu çok güzel. Ama o kadar çok açıldı ki kontrol zorlaştı. Her yıl Turist ve işverenler arasında onlarca dava artış gösterdi. Ama bu durum çok kötü!
• Turizm gelişince yollar gelişti ve güzelleşti. Bu çok güzel! Ama evdeki hesap çarşıya uymadı, yeni yapılan tesisler artan araç sayılar, tesise ulaşabilmek için eskiyi aratır hale geldi. Ama bu çok kötü!

Gibi gibi bu örnekleri hepimiz daha fazla çoğaltabiliriz. Önce büyüyoruz, sonra sorunlarımız büyüyor. Kazançlarımız artıyor, hemen arkasında refah seviyemiz düşüyor. Önce geliştiriyor sonra o gelişimin altında eziliyoruz. Yani aslında hem biz yapıyor, hem biz bozuyoruz. Asıl ilginç olan yanı süregelen zaman diliminde bunlara bir şekilde ayak uydurduk. Fakat hep bir önceki zamanımızı aradık. Ya gerçekten geçen dönemi arıyoruz ya da doyumsuzluk yaşıyoruz. KAFAMIZA GÖRE

Basit bir örnek bu sene birçok sebepten daha fazla kazanmamıza rağmen daha fazla borçlandık. Bu durum birçok yerde saldırılara, birçok kayıplara sebep oldu. Stres den dolayı yaşadığımız kayıplarımızı söylemiyorum bile.

Lakin ben deniz şunu diyebilirim ki, eğer adımlarımızı daha sağlam yani her tarafı düşünülmüş bir ölçülü büyüme tipine gitmez ve bu sorunları görmezden gelmeye devam edersek. Bugünlerimizi çok ararız.

TURİZM İLE KALIN

ERDİ ÖZEN