Bir yerel seçim daha geçti.
Yerel seçimler, demokrasinin tabandan güçlenmesi için iyi bir fırsattır.
İnsan topluluklarına en yakın yönetim mekanizmaları olan yerel yönetimler, insan topluluklarını harekete geçirici, katılımcı, dayanışmayı teşvik edici ve küresel sürdürülebilirlik gündeminin yerel topluluklar tarafından anlaşılmasını sağlayabilecek temel kuruluşlar olma özelliğine sahiptir.
Hemen hemen tüm adaylar ve siyasi partiler bu durumu bildiklerinden(?) seçim öncesi vesonrasında hızlı kalkınma projelerini meydanlarda dillendirdiler.
Çok az siyasetçi, var olanı ıslah etme ve geliştirmeden bahsettiler.
Hemen hemen hepsi yeni, çok yeni, çok çok yeni projeleri anlattılar, durdular.
Acaba böyle mi olmalı?
Bu kadar yeni projeye ihtiyacımız var mı? Her yeni proje var olan sorunlarımızı hemencecik çözebilecek mi?
Kalkınma, toplumsal refahı yükseltmek hedefimiz olmalı. Ancak seçimler öncesinde ve sonrasında sıkça gördüğümüz hızlı kalkınma ve yeni projelerden bahsetmek yerine, mevcut durumu nasıl iyileştirebileceğimizi düşünmüyoruz. Yenilikçi fikirler elbette önemli, ancak var olan kaynakları en verimli şekilde kullanmak da aynı derecede değerlidir.
İyi yönetilen kentler, ekonomik kalkınma, istihdam, modern yaşam ve sosyal hareketlilik açısından öncü olabilir. Ayrıca, kentlerdeki yoğun nüfus, temel hizmetlerin ve altyapının maliyetini düşürebilir ve çevresel etkileri azaltabilir.
Gelecekteki sürdürülebilir kentler; yürüyüş ve bisiklet yollarını ve motorize olmayan ulaşımı yaygınlaştıran, belediye hizmetlerinde kullanılan araçların temiz teknoloji ile kullanım oranını artıran, toplu taşımayı yaygınlaştıran, rota zamanlama optimizasyonunu sağlayan, park alanlarını ve cadde otoparklarını artıran, yakın ve yürünebilir mahalleleri oluşturabilen, perakende ve toplu konut geliştirmede karma arazi kullanımı yapabilen, arazi planlamasında paydaş sağlayan, hemşerilik duygusunu pekiştiren, tarım arazilerini, açık alanları, doğal güzellikleri ve doğal kaynakları koruyan, ulaşım seçeneklerini artıran, kompakt yapı tasarımını gerçekleştiren, endüstriyel ve ticaret merkezlerini geliştiren ve iyileştiren, sulak alanları koruyan, nehirler boyunca tampon koruma oluşturabilen, kentin enerji denetimini yapabilen ve en düşük maliyetli yapıları belirleyebilen, binaların enerji tüketimini izleyen ve enerji tasarrufu yapabilen, işletmelere ve sakinlere teknik ve ekonomik desteklerle özel denetimleri yaygınlaştıran, enerji tüketimi az olan sistemleri teşvik eden, klima, ısıtma ve havalandırma sistemlerini geliştirerek tasarruf sağlayan, yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik eden, su tasarrufunu ödüllendiren, çevre dostu yapılar sayesinde suyun geri dönüşümünü ve tasarrufunu sağlayan, yağmur sularını değerlendiren, havzaları kirlilikten koruyan, vatandaşların katı atık üretimini ücretlendiren, geri dönüşüm bilincinin yükseltilmesini sağlayan, geri dönüşüm uygulamalarını güçlendiren, tehlikeli atıkları toplayan, bölgedeki iklim değişikliğine neden olan temel faktörleri tanımlayan, tehditlerin önem seviyesini belirleyen ve sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirenler olacaktır.
Peki, son yerel seçimlerde kentsel sürdürülebilirliği sağlamak için bütüncül bir yaklaşım sergileyen birçok aday veya parti gördük mü?
Acaba sizin kentinizde böyle bir yaklaşım var mı, yoksa gelecekte bu yönde ilerlemeyi hedefliyor mu?