Yoğun iş temposunun yanında bir de seyahatler de devreye girince yazılarıma devam edemedim.
Bu yüzden özür diliyorum sizlerden.
Hepimizin bildiği gibi ülkemiz için çok önemli olan bir seçim sürecini geride bıraktık.
Belirsizliğin ortadan kalkması finans piyasamız ve işletmeler üzerindeki baskıyı her geçen gün azaltmaya başladı.
Açıklanacak yeni kabine ve ekonomik programla da olumlu seyrin devam etmesi bekleniyor.
Hatırlayacağınız üzere seçim atmosferi içindeyken bir de Amerikan Merkez Bankası FED’in kararları
ve uygulamaları da tüm dünya ekonomileri ile birlikte bizleri de derinden etkiledi ve etkilemeye devam ediyor.
Bu olumsuzluklar önceleri kurlarda artış ile ithalatçı ve iç piyasaya dönük faaliyet gösteren firmaları
sarsarken, sonrasında faiz artışları ile tüm sektörleri olumsuz yönde etkisi altına aldı.
Dolayısı ile turizm sektörü de yüksek kredi borçları nedeniyle kredi faizlerindeki artıştan nasibini aldı.
Yüksek faiz ortamı devam ettiği müddetçe kur artışlarının katkısı sektörün mali tablolarına da
tam olarak yansımayacak.
Turizm sektörünün olumlu seyrettiği bu dönemde yüksek faiz, aslında işletmelerimiz üzerinde önemli bir
risk unsuru olarak kalmaya devam edecek.
Bunun yanında yakıt fiyatlarındaki artışta uçak biletlerini olumsuz yönde etkiliyor.
Sonuç olarak daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi her dönem fırsat ve tehditleri ile birlikte geliyor.
Önemli olan gelen bu tehdit ve fırsatları doğru bir şekilde algılayabilmek ve işletme ve/veya
sektörümüze etkilerini ölçümleyebilmek ve gereken tedbirleri, uygulamaları hayata geçirebilmektir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi iç dinamiklerde belirginleşme ve FED’in faiz artışına dönük beklentilerin
satın alınması ile beraber, her olumlu gelişme dipten dönüşü sağlayacaktır.
İktidarın alacağı önlemlerin başında yüksek faizlerin aşağıya çekilmesi yönünde bir beklenti söz konusu.
Ancak bu önlemler içinde kurların da aşağıya çekilmesi var ise, sektörümüz bundan olumsuz yönde etkilenecektir.
Yaz döneminde turizm gelirleri ile birlikte kurlarda ciddi boyutta bir gerileme sektörümüze yüksek faizin
yarattığı hasardan daha fazla zarar verebilir.
Tüm sektörlerin üzerinde duran yüksek faiz baskısının şu anki kur seviyelerinin korunarak, bir an önce
azaltılması kaçınılmaz bir durum.
Döviz kurları yatay bir seyirde devam ettiği müddetçe enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir etki de yaratmayacaktır.
Kurların artışının önüne geçilmesi için faizler arttırılmıştı, şimdi faizin düşmesi için kurların
geriye çekilmesi düşünülmemeli.
Kur seviyesinin korunması ihracatçılara ve turizm sektörüne katkı vermeye devam edecektir.
TURSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, 2018 yılı içerisinde 40 milyon turisti Türkiye'ye getirmeyi
hedeflediklerini ve 30-32 milyar dolar aralığında da turizm geliri beklediklerini ifade ediyor.
Ülke ekonomimizin toparlanmasında kısa vadede etkisini gösterecek önemli unsurların başında gelen
turizm sektöründe, gelecek yıllarda 50 milyon turistin, 40 milyar dolarların üzerinde gelirin
üzerine çıkmamamız için hiçbir neden yok.
Yeter ki turizm canlandı diyerek sektöre verilen destekler kesilmesin ve kur politikalarına ilişkin
alınacak kararlarda turizmin de sesine kulak verilsin.