Otellerle ilgili “sıfır atık” hedefinin nasıl sağlanacağı hususuna ilişkin olarak bir açıklama yapacağımı daha önceki yazımda belirtmiştim. Öncelikle Dünya’yı etkisi altına alan ve bir çok sektörde duraklamaya sebep olan Covid-19 virüsü sektörümüzdeki gelişmeleri de ciddi anlamda sekteye uğratmakla birlikte sıfır atığın önemini daha da arttırmıştır. Yine geç de olsa Covid-19 ile birlikte bir çok sektörde olduğu gibi turizm ve otel sektöründe de düşük kapasite ile çalışmaya yönelim ve ayrıca hijyen tedbirleri üst seviyeye ulaşmıştır. Bu sebeple bu yazımda hijyen ve sıfır atığın bağlantısını farklı bir bakış acısı ile ele almak istiyorum.
Bilindiği gibi hijyen ve sanitasyon bir tedbirler zinciridir. Bu zincirin tek bir halkası koptuğunda yapılan tüm çalışmalar sonuçsuz kalmaktadır. Bunun için her aşamanın ve zincirin her halkasının çok büyük önemi vardır.
Pandemi tedbirleri doğrultusunda otellerden çıkacak atıkların iyi planlanan bir proses ile bertaraf edilmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi otel atıkları bir çok mikroorganizmayı barındırmakta olup atık ortamı mikroorganizmanın çok hızlı bir şekilde çoğalmasına sebebiyet vermektedir. Bu yüzden bu noktada sıfır atık projesi çok daha büyük bir önem kazanmaktadır.
Öncelikle otellerden çıkacak atıkların mutlaka sınıflandırılarak uygun şekilde depolanması gerekmektedir. Pandemi nedeniyle alınan tedbirler doğrultusunda her ne kadar açık büfeler sınırlı olacaksa da yine de ciddi miktarlarda yemek atığı olacaktır. Bunun yanında bahçe atıkları da önemli yer tutmaktadır. Müşterinin ve personelin odalarda kullandıkları kişisel malzemeleri de aynı şekilde hijyen yönünden ciddi sorun oluşturmaktadır.
Bütün bunların ışığında otelde bir atık yönetimi birimi kurularak yapılması gerekenlerin planlanması ve sıkı bir şekilde takibinin yapılması gerekmektedir. Bu takibin kayıtlarının düzenli bir şekilde işlenmesi oldukça önemlidir. Ayrıca bu birimde çalışan personelin Covid-19 ile ilgili daha sıkı tedbirler alarak çalışması da hayati önem taşımaktadır.
Alınan tedbirler özellikle biyolojik atıkların düzenli olarak depolama sahalarına göndermelerine sınırlamalar getirmektedir. Bu sebeple katı atıkların alternatif teknolojiler kullanılarak bertaraf edilmesi zorunlu hale gelmektedir.
Kompost, çöp sandığımız, tiksindiğimiz bir şeyin, pek çok faydalı mikroorganizmaya yuva olan bir eve dönüşmesi için kompost yapmak gerekmektedir. Böylelikle atıkları doğaya en faydalı şeye dönüştürebileceğiz.
ÇÜNKÜ, DOĞADA ÇÖP YOKTUR.
Çıkan atıkların en iyi değerlendirme çözümü otellerin kendi bünyelerinde kompost tesislerini kurması ile olabilir. Burada önemli olan çöplerin kaynağına göre toplanmasıdır. Zira kompostun kalitesi açısından bu çok önemlidir. Bu, şu anlama da gelmektedir; otellerdeki tüm atıkların ayrı ayrı toplanması için bir sistem oluşturulmalıdır. Burada amaç:
DOĞADAN ALDIĞIMIZI TEKRAR DOĞAYA GERİ KAZANDIRMAK.
Covid-19 vesilesiyle bunun bilincini ve önemini daha iyi kavradığımızı düşünüyorum. En önemlisi ise çıkan üründe hemen hemen hiçbir zararlı mikroorganizma bulunmamasıdır. Şayet doğru bir yöntemle proses gerçekleşirse. Özellikle hijyen zincirinde son halkanın bu şekilde güçlü olması ile bir çok işletme ciddi kazançlar sağlayacağı gibi yurt dışından gelecek misafirlerine bu sistemin otellerinde uygulandığı vurgulanırsa turistlerin tercih sebebi olacaktır.
Kompost bir çok yöntemle yapılabilmektedir. Benim önerim ise özellikle turistik işletmeler için kapalı sistem olmasıdır. Ayrıca işletme maliyetini düşürmek ve efektif çalışması için enzim gerektirmeyen sistemler tercih edilmelidir. Burada en önemlisi prosesin ısısının 70 dereceyi geçmemesidir. Elde edilecek ürünün doğru bir ürün olması için ısı en önemli parametredir. Enzim gerektirmemesi ise işletme maliyeti yanında işçilikten de kazanç sağlayacaktır. Kompost konusunda en iyi sistemleri yapan ülkelerden biri de Kanada’dır. Kanada lisansı ile üretilen kompost sistemleri bütün dünyada kendini kanıtlamış sistemlerdir.
Sıcaklık 40-50 derece sıcaklıkta gelişen bakteri aktinomisetler katı atıkların içindeki zor parçalanabilir maddeleri ayrıştırmaktadır. Kompostun 60-70 derece sıcaklığa ulaşan kısmında birkaç sporun dışında temel olarak bütün zararlı mikroorganizmalar 1-2 saat içinde ölür. Termofilik bakteriler kendileri için mevcut besini tükettiklerinde ısı üretmeyi durdururlar ve kompost soğumaya başlar. Böylelikle elde edilen ürün steril bir ürün olur.
Elde edilen ürün gübreden çok daha değerli bir üründür. Ülkemizin topraklarının özellikle organik maddece fakir olması nedeniyle çöplerden ve atık su arıtma tesisi çamurlarından elde edilecek kompost ürünü ile N, P ve mikro besin elementlerinin toprağa verilmesi tarımda ciddi bir katkı sağlayacaktır.
Kompost, gübre değildir. Gübre toprağa bitkilerin gelişmesi için gerekli besin maddesi kazandırırken kompost, toprağın (zeminin) yapısal düzenini sağlamaktadır. Ancak kompost içerisine belli oranlarda Azot, Fosfor, Potasyum (N, P, K) ilavesi ile üstün kalitede gübre elde edilmesi mümkün olabilmektedir. Elde edilen bu gübrenin (kompostun) tarım alanlarına yararı tüm yapay gübrelerden çok daha fazladır. Ayrıca ham maddesinin doğal olması nedeni ile tarımsal alanlarda üretilen ürünlerde yapay tat sorunu ortadan kalkmaktadır.
Daha az bitkisel hastalık, daha az zararlı, daha az zirai mücadele ilacı, daha az inorganik gübre, daha az toprak yorgunluğu ve daha az çevre kirliliği demektir.
Diğer bir ifade ile daha verimli, diğer bir ifade ile bitek bir toprak, daha sağlıklı, daha ucuz ve daha çok üretim demektir. Tüm bunlar kompostun sadece tarım açısından faydasıdır.
Kompostun bir de Turizme kazandırdıklarını ele alacak olursak; Cobid-19’dan dolayı hijyen zincirinin en önemli halkası olan atık sorununun en iyi şekilde çözülmesi, temiz bir çevre, atık yönetiminin doğru yapıldığının göstergesi ve atıkların işletmeye katma değer sağlaması. Böylelikle elde edilecek kompost ile hem bahçe bakımlarının yapılabilmesi için gerekli olan malzemeyi kendi bünyesinden sıfır maliyetle elde etmesi. Fazla olanı da satarak atıklardan katma değer elde etmesi.
Turizmde yenilikçi yaklaşımlar olmadığı sürece diğer ülkelerin gerisinde kalırız. Hizmet bir bütündür. Covid-19 bize çevre bilincine de önem vermeyi öğrettiğinden bizde Türk Turizmi olarak üstümüze düşeni yapmalıyız. Ki bu şekilde diğer ülkelerden bir adım önde olabilelim.