İki İngiliz iktisatçı Peacock ve Wiseman’a göre; ortada herhangi bir olağanüstü bir durum yoksa kamu harcamaları kamu gelirlerine bağlı bir şekilde artar fakat iktisadi ve sosyal bir buhran meydana gelmiş ise kamu harcamalarında ve dolayısıyla kamu gelirlerinde bir sıçrama meydana gelir ve bu olağanüstülük devam ettiği müddetçe de kamu harcamaları artmaya devam eder. Olağanüstülük kalktığında ise eski seviyelerine düşmesi beklenen kamu harcamaları tekrar eski haline düşmez ve yeni seyri ile devam eder. Sıçrama Tezi adını verdikleri bu hipotezin doğruluğu bir çok alanda görülmektedir.
Bu sebeple deprem savaş ekonomik kriz gibi dönemlerde ortaya çıkan fazla harcamaları karşılamak için konulan ek vergiler her ne kadar başlangıçta geçici oldukları söylense de her zaman kalıcı olmuşlardır. Buna en çarpıcı örnek cep telefonları için alınan “deprem vergisi” örnek olarak gösterilebilir.
Son günler de sektörde değişik şekillerde gündeme gelen ek vergiler söz konusu olup bunların ilki “Tanıtım Ajansı” için öngörülen ilave ödemelerdi ki; çıktı yasallaştı. Şimdi ise bir ara sektörün önde gelenleri tarafından dile getirilen ve Avrupa da yaygın olarak kullanılan “şehir vergisi” dediğimiz bir verginin sektörde bolca konuşulması “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” cinsinden bir fikir getirilmiş olmalı ki; şu an mecliste teklif olarak yasallaşmayı bekliyor. Bu yasa teklifi sayesinde otelde konaklayan tüm misafirlerden konakladıkları tesisin türüne göre değişen bir konaklama vergisi alınması düşünülmektedir. Henüz yasalaşmadığı için detayları tam olarak bilinmemekle birlikte, yazının başında bahsettiğimiz sebeplerden ötürü artan kamu harcamalarına kaynak oluşturmak için düşünüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu vergilerin sektöre olan mali yükün boyutu ve olumlu/olumsuz etkileri ilgili taraflarca yeteri kadar tartışılmakta ve tartışılmaya da devam edilecek gibi de gözükmektedir. Peacock ve Wiseman’ın “SIÇRAMA TEZİ” ne göre bu vergi için olan tartışmalar bitse bile benzer ilave vergilerin gelmesi de kaçınılmaz gözükmektedir.
Tüm bu olaylar bana şu fıkrayı hatırlattı.
Padişahlardan bir tanesi ne zaman ilave vergi koysa yada mevcut vergileri arttırsa, sadrazamı çağırıp;
- Git bak bakalım halkın vergilere tepkisi ne? Halkın arasına gir dolaş ve bana rapor et dermiş. Sadrazam da tebdili kıyafetle halkın arasına karışıp dolaştıktan sonra padişaha gelir raporunu verirmiş.
- Padişahım, halkın biraz canı sıkkın ama fazla sorun yok. Herkes işinde gücünde ...
Dediğinde padişah büyük bir memnuniyetle şöyle dermiş;
-Tamam, demek ki sorun yok. Alışırlar, alışırlar...
Aradan bir müddet geçtikten sonra padişah tekrar vergileri arttırır ve tekrar sadrazama aynı talimatı verirmiş;
- Git bak bakalım, halkın bu vergilerden sonraki tepkisi ne diye?
Sadrazam yine dolaşır ve gördüklerine padişaha rapor edermiş.
- Padişahım bu kez de halkın canı çok sıkkın ama artık iyice bu vergi işine kızmış gözüküyorlar. Dokunsan kavga edecek gibiler, suratlarından düşen bin parça, galiba vergileri bu kez çok arttırdık.
- Yok canım dermiş padişah merak edilecek bir durum yok. Alışırlar alışırlar...
Bu durum bir müddet böyle devam etmiş durmuş. Her seferinde konulan yeni ve ilave vergilere halkın öfkesi gün geçtikçe arttıkça artmış...
Günlerden bir gün yine padişah arttırtığı vergilerden sonra sadrazamı halkın arasına gönderdiğinde sadrazam şaşkınlık içinde gelerek padişaha rapor vermiş.
- Padişahım ben bugün yaptığım denetlemeden hiç bir şey anlamadım. Daha önceleri ne zaman kiminle konuşsam kızgınlıktan ve öfkeden çıldırıyorlardı. Ama bugün gezdim gördüm ki; Herkes çok neşeli, gülüyor oynuyor hatta sokaklarda dans ediyorlardı. İlave konulan vergiler hiç umurlarında bile değildi.
Bunun üzerine padişah hemen;
-Aman demiş demek ki durum çok kötü, eğer artık vergileri önemsemeyip, oynamaya ve dans etmeye başladılarsa fazla ileri gittik, hemen vergileri indirelim yoksa halimiz harap olur.
Kalın sağlıcakla...