Sanırım 2006 yılının başıydı, çalışmış olduğum otel zinciri %100 Almanlara satılmış ve bu sebeple şirketin yeni sahipleri olan 2 üst düzey yöneticimizin bizimle yapacağı bir tanışma toplantısı için Antalya’ya davet edilmiştik.
Söze “finanstan” sorumlu üst düzey yöneticimiz başladı ve galiba yeni yapılanmada işlerin nasıl yürütüleceği, yeni şirketin hedefleri, bizden beklentiler vs vs gibi konuları içeren yarım saati aşan bir konuşma gerçekleştirdi.
Daha sonra sözü “operasyondan” sorumlu diğer partnerine bıraktı.
Diğer üst düzey yöneticimiz ise “benim pek fazla söyleyecek birşeyim yok zaten” diyerek söze başladı ve “lütfen salonda bulunan herkes ayağa kalsın” dedi.
Herkes ayağa kalktıktan sonra şimdi oturduğunuz sandalyelerinizi ters çevirin dedi.
Hep birlikte denileni yaptığımızda, sandalyelerimizin altına 1’er doların bir bant aracılığıyla yapıştırılmış olduğunu gördük. “Lütfen alın şimdi o 1 dolarları” dedikten sonra şöyle devam etti.
“Benim size uzun uzun konuşma yapmama gerek yok. Eğer para kazanmak istiyorsanız kıçınızı oturduğunuz koltuklardan kaldırın”
Üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen diğer konuşmacının söylediklerinden hiç bir şey aklımda kalmamasına rağmen bunu hiç unutmadım.
Daha sonra öğrendiğim kadarıyla bir gece evvel bu toplantı salonuna gelmiş ve bu 1’er dolarları tek tek bizzat kendi yapıştırmış.
Bir üst düzey yöneticiden beklentileri konusunda saatlerce yapılacak hiç bir konuşma bu kadar kısa, öz ve çarpıcı olamazdı.
Toplantı bitiminde ben bu 1 doları kendisine imzalatıp çerçevelettirmiştim ve hala saklarım.
Belki de bu sebeple otel müdürlüğü yaptığım dönemlerde bazen hazırlanması gereken bir takım raporlar nedeniyle gün boyunca ofis dışına çıkamadığım zamanlarda o gün kendimi görevimi tam anlamıyla yerine getirememiş gibi “suçluluk” hissederdim.
Bu vesile ile herkese bol “dolar” (kazanç) lı, az şikayetli bir sezon dilerim.