Türkiye cumhuriyetini ilk tanıyan ülke Polonya idi. (23 Temmuz 1923) Aynı zamanda Türkiye’nin AB üyeliğine yeşil ışık yakan ilk ülke oldu. Türkiye’de zor günlerinde hep Polonya’nın yanındaydı. İki ülke arasındaki güven ve dayanışma özellikle kritik ve zor dönemlerde en yüksek noktasına erişti.
Polonya’nın ikinci dünya savaşında Rusya ve Avrupalı bazı ülkeler tarafından parçalanma sürecine karşı durarak, Polonya halkına kapılarını açan Osmanlılardan başlayan bu siyasi ve ticari dayanışma, her iki ülkenin birbirlerine Nato ve AB üyeliklerinde destek vermesine kadar ilerledi. Dünya Tarihinin iki kadim ülkesinin Lehistan sınırından, Polonezköy’e uzanan dostluklarının 600 yıllık çok sıkı geçmişleri var. Polonya’nın zor zamanlarında Osmanlıların verdiği destek, Kanuni Sultan Süleyman döneminde en yüksek seviyesine ulaşmış, Karadeniz limanlarının ticarete açılmasıyla Türkiye’den gönderilen kumaşlar, porselenler, halılar, tablolar, tatlılar adeta Lehlilerin yaşam tarzı haline gelmişti. Leh kralı sıklıkla özel izin alarak tüccarlarını Bursa’ya kumaş ve tekstil almaya gönderir ve bunlardan yapılmış kıyafetleri giyerlerdi. Polonyalıların palabıyık bırakıp, Türkler gibi giyindikleri hala anlatılır. Varşova yakınında yapılan Türk köşkü ise Türklere olan sevginin kanıtı olarak çok değer verdikleri bir prestij eseri olarak duruyor.
ALTI ASIRLIK DOSTLUK
Devletler arasında bu kadar uzun süre devam eden iyi ilişki dünya tarihinde nadirdir. Asırları aşan bu ‘hüzünlü aşk hikâyesi’son yıllarda iki ülke arasında kurulan ‘turizm köprüsü ’ile pekişerek devam ediyor. Leh krallığı ve Osmanlı’dan alınan bu değerli miras her iki ülkenin en değerli emaneti olarak özenle korunuyor.
Avrupa’nın kalbindeki 38 milyonluk Polonya, özellikle stratejik konumu ile sürekli gündemde. Şubat ayında Rusya-Ukrayna savaşının ortasında kendisini bulan ve yaklaşık 2 milyon Ukraynalı kadın ve çocuğa kucak açan Polonya, gerek doğu gerek batı dünyasının üzerine titrediği bir ülke. AB ye adım atması ile ekonomik anlamda önemli bir yol kat eden Polonya, dünya turizminde belirleyici bir rol oynuyor. 2000 li yılların başından itibaren yurt dışına doğru oluşan seyahat ilgisi, artarak büyüdü ve kalıcı bir tatil anlayışı oluştu. Pandemi öncesinde yılda 13,5 milyon Polonyalı yurt dışında tatile gidiyordu. Yakın gelecekte nüfusun yarısının yurt dışı tatile çıkabileceği öngörülüyor. Birkaç yıl öncesine kadar en çok yakınlardaki Yunanistan, Hırvatistan, Bulgaristan öncelikli tercihleri idi. Son yıllarda Türk turizmcilerinin Polonya’ya yönelmesi ve Polonyalıların Türkiye’yi keşfetmeleri ile dengeler değişti. Yıllardır Polonya’dan en önemli payı alan Yunanistan, Türkiye seçeneğinin devreye girmesiyle tahtını Türkiye’ye kaptırdı. Zira özellikle çocukları ile tatile çıkan Polonyalılar, ‘Her Şey Dahil’ sisteminin geniş kapsamlı uygulandığı Akdeniz Sahillerinde daha güzel zaman geçirdiklerini test ettiler. Bunun yanısıra İstanbul’dan, Mardin’e, Kars’tan, Kapadokya’ya yoğun bir şekilde kültür turlarına katılan Polonyalı misafir sayısı da yabana atılacak cinsten değil. Bu satırların yazıldığı bugün yüzlerce Polonyalı turist otobüslerle Anadolu’yu karış karış geziyorlar.
ANTALYA POLONYA’DA 1. SIRADA
Polonyalı turistlerin büyük bir kısmı yaz döneminde sıcak ve güneşli destinasyonları tercih ediyorlar. Özellikle 2018 yılından itibaren artan Antalya ilgisi gözlerden kaçmıyor. Türkiye’ye gelen Polonyalıların yaklaşık %65 i Antalya’yı tercih ediyor. Bu yılın en durgun dönemi olan ilk 5 ayında, 100 bin üzerinde Polonyalı misafir Antalya’da tatil yaptı. Yılsonu rakamları 2019 u geçecek gibi gözüküyor. Sadece Antalya değil, Bodrum, Kuşadası bölgelerine de yönelmeye başladılar.
Geçtiğimiz Nisan ayında Polonyalıların Türkiye’ye turistik seyahatlerinde kimlik kartı ile gelme imkânı tanındı. Birçok Polonyalı’ya kolaylık sağlayan bu hamle, bu seneki geliş sayılarına önemli bir katkı sağlayacaktır.
Polonyalılar sadece sahilde uzanıp, güneşlenen değil, aynı zamanda çevreyi sürekli gezen turistler. Tabiat ve doğa, tarihi yerler, yöresel etkinlikler çok ilgilerini çekiyor. Kapadokya’da balona binip, Trabzon’da çay içiyor, Mardin’de telkâri öğrenip, Manavgat’ta tekne turu yapıyorlar. Yani kelimenin tam anlamıyla özlenen gerçek turistler onlar.
Ülkemize ve Antalya’ya son 5 yılda gelen Polonyalı turist sayıları:
YILLAR
|
TÜRKİYE
|
ANTALYA
|
2017
|
296.120
|
169.021
|
2018
|
646.365
|
400.633
|
2019
|
880.839
|
554.998
|
2020
|
145.908
|
90.751
|
2021
|
585.076
|
416.924
|
Tabloda görebileceğimiz gibi, pandemi harici dönemlerde periyodik ve kuvvetli bir artış söz konusu. Korona döneminde de Polonya’dan gelişler aralıksız devam etti. Eskiden de böyleydi, krizler varken de Polonyalılar vardı. Ruslar henüz başlamamışken Laleli’de bavul Turizmini Polonyalılar başlatmıştı. Körfez krizinde de vardılar, Pandemide de… Bu yüzden Polonya, itina ile yönetilmesi ve geliştirilmesi gereken krizlerin panzehiri olan çok kıymetli bir pazar çeşidi.
Krizler yeni kahramanlar yaratıyorlar. Turizmde Pandemi ve savaş krizlerinin iki kahramanından birisi eminim Polonya olacaktır. Umarım tarihi bağları çok eski ve kuvvetli bu iki ülkenin turizmdeki dayanışması da uzun ve sürekli olur. Varşova Büyükelçisi Yahya Kemal Beyatlı’nın 1927 de karlı bir Varşova gününde yazdığı gibi belki de bu dostluk bin yıla doğru ilerleyecektir…
‘Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.’