Boşanmış erkeklerin en sık duyduğu laftır bunlar. Hem çalışıp hem annelik yapan kadınlarımızı tenzih ederim. Saygı, minnet duyar heykellerini dikerim. Ama evde oturup çocuk bakan, yetmedi bakıcı, haftada 3 gün temizlikçi tutan kadınlarımızın bu serzenişine isyanım var.
Bendeniz 3 kere evlenmiş, bu konuda bir türlü dikiş tutturamayan, zor adamın tekiyim.
Doğrudur. Ama eski zevcemin “Şam Babası, Para vermekle Baba olunmaz” laflarına itirazım var.
Herkes, kendisinin ne kadar iyi Ana/Baba olduğunu ballandıra ballandıra anlatabilir. Ancak benim anlatmak istediğim şu; Annesi, daha kızımın doğumunun üzerinden 1 ay geçmişti ki sütten kesti. Neden dedim. Göğüsleri sarkarmış, zaten artık yeterli takviye gıdalar varmış, eski zamanda mı yaşıyor muşuz. Bu arada, yatılı bebek bakıcımız var, haftanın 3 günü de temizlikçimiz. Dedim; süt de vermeyeceksen o halde sen çalış, ben çocuğa bakayım. Çünkü kızımı çok özlüyorum. Ne ekmek getirirsen razıyım. Yok, olmazmış. Çünkü ben daha çok kazanıyormuşum. Dedim; ben memur çocuğuyum. Peyniri ekmeğe katık ederim. Çocuğumun gereksinmelerini sağla, bana kafi dedim. Kabul ettiremedim.
İşte bu Şam Babası (bendeniz), çocuğunun gereksinmelerinden çok, eşinin ve evinin ultra lüks gereksinmeleri için eşek gibi çalıştı. O, çocuğuna iki pış pış çekip, bakıcıya emanet ederken, arkadaşları ile kafe, restoran gezerken, kuaförde demlenip, alışveriş turları yaparken, kocanın, sabahın 6’sında kalkıp, akşamın 8’ine kadar dışarılarda, evin, çocuğun rızkı ve eşinin lüksü için çalışması, risklere girmesi, patronun, turistin, müşterinin nazını niyazını çekmesi Babalıktan sayılmıyor mu? İsyanım bunadır dostlar İ
mza Şam Babası…