Nemümkün onca insanın yaşadığı dramı yüreğinde hissederken turizmi düşünmek…
Gecenin sessizliği, ne zaman nereden geldiği kestirilemeyen, uykuyu haram, yaşamızehir eden bomba sesleriyle parçalanıp, zaman bir türlü huzura evrilmezken…
Yeraltı sığınağının karanlığında birbirine sarılmış insanlar aynı tastan çorba içip, birbirlerinin gözyaşlarını silerken…
Yaşam titrek, duygular ürkek, bilinmez bekleyişte bir müjdeli haberi gözleyen milyonlarca insanın tek umudu ‘BARIŞ’ iken…
Başındaki sargı bezinden sızan kanlarla hastane önlerinde şifalı bir dokunuş için yalvaran yaralılar yaşama tutunmaya çalışırken…
Savaşa çağrılan delikanlı, kızının alnına veda öpücüğü koyarken, turizmi düşünmek ne mümkün…
Ne mümkün,
Günlerdir süren mermi sesleri arasında evlerinden çıkamayan milyonların sessiz çığlıkları bütün dünyada yankılanıp, ‘ne olur bize yardım edin!’ haykırışları yürekleri dağlarken…
Bombalar altında evlerinin kapısına kilit vurup bilinmeze yürüyen yüzbinlerin veda bakışları kalpleri delip geçerken…
Kandil ışıklarındaki, sessiz konuşmaların nedeni çocuklara bir türlü anlatılamazken…
Hayatta kalınan her güne şükür edip, yarının bilinmezliğine doğru savrulurken…
Turizmi düşünmek ne mümkün Dostum, ne mümkün !…
Size şimdilik sadece dualarımızı gönderebiliyoruz.
En kısa zamanda iki ülkenin halklarını huzur ve barış içinde yine Antalya sahillerinde buluşturacağımıza inanıyorum….