İklimin değiştiği, mevsimsel anormalliklerin artışta olduğu, sel, kuraklık, yangın gibi doğal afetlerin sayısının arttığı bu yıllarda insan ve doğa beraber ele alınmalıdır.
Bir önceki yazımda Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Hükümetler arası İklim Değişikliği Panelinin (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) 2021 Ağustos’ta yayınlanan 6. Değerlendirme Raporu’nda ki bir tanımlamadan bahsetmiştim.
Hatırlayalım,
“Küresel ısınma 2030’a kadar 1,5 derece artacak ve iklim değişikliği kesin olarak “insan kaynaklı” …”
İnsanoğlu hayatı kolaylaştırmak ve kendi konforunu artırmak için geçmişten günümüze dünyamızın sunduğu kaynakları kullanarak, değerlendirerek birçok yapı ve icatlar yapmış. Meydana getirdiği yapı ve icatların doğa ile uyumunu çoğu zaman göz ardı etmiş. Sonuçta dünyamız 4,6 milyar yıldır bir şekilde varlığını sürdürmüş olsa da insan kaynaklı etkilerin sonucuyla geri döndürülemez süreçlere ulaşmış.
Gezegenimizde nesli tükenenler dahil olmak üzere 8,7 milyona yakın canlı türünden bahsedilmektedir. Bu canlı türlerinin her biri birbiri ile uyum içerisindeyken sadece insan gezegene, doğaya zararı ve tahribatı yapmış.
Yetinmemiş doğa üzerindeki baskısını artırmıştır.
Sürdürülebilir bir geleceğin önündeki en büyük kriterlerden biri sürekli artan dünya nüfusudur. Artan insan nüfusu en önemli baskı unsuru. Hemen bazı rakamları verelim.
Dünya nüfusunun 1 milyara ulaşması binlerce yıl sürmüş ancak son 200 yıl içinde toplam nüfus yedi kat artmış. 1999 yılında 6 milyara, 2011 yılında 7 milyara ulaşmış.
Birleşmiş Milletler nüfus tahminlerine göre 2021 yılı dünya nüfusunun 7 milyar 874 milyon 965 bin 732 kişi olduğu tahmin ediliyor.
2022 yılının Kasım ayında da dünya nüfusunun 8 milyara ulaşacağı, yerkürenin gelecek yıllarda çok daha kalabalık olacağı hesaplanıyor.
Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,7 milyara, yüzyılın sonunda da 11 milyara çıkması bekleniyor.
2021 yılında en fazla nüfusa sahip ülke, 1 milyar 444 milyon 216 bin 102 kişi ile Çin, 1 milyar 393 milyon 409 bin 33 kişi ile Hindistan, 332 milyon 915 bin 74 kişi ile Amerika Birleşik Devletleri. Bu üç ülke dünya toplam nüfusunun %40,3'ünü oluşturuyor.
Türkiye, 84 milyon 680 bin 273 kişi nüfusu ile nüfus büyüklüğüne göre 195 ülke arasında 18. Sırada ve dünya toplam nüfusunun %1,1'ini oluşturuyor.
Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre ülkelerin toplam nüfusları içindeki 65 ve daha yukarı yaştaki yaşlı nüfus oranları incelendiğinde, 2021 yılında en yüksek yaşlı nüfus oranlarına sahip olan ülkeler %28,7 Japonya, %23,6 İtalya ve %23,1 Portekiz sıralamasını takip ediyor. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, %1,4 ile Birleşik Arap Emirlikleri, %1,9 ile Katar ve %2,0 ile Uganda.
Yaşlı nüfus oranı dünya ortalaması, 2021 yılında %9,6 oldu. Türkiye'nin yaşlı nüfus oranının %9,7 ile dünya yaşlı nüfus ortalamasının hemen üzerinde.
Toplam doğurganlık hızı dünya ortalaması 2,42 çocuk (2021), Türkiye'nin toplam doğurganlık hızı 1,70 çocuk ile dünya ortalamasının altında.
Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2020-2025 döneminde beklenen yaşam süresi dünya genelinde 73,2 yıl. Bu süre erkekler için 70,8 yıl ve kadınlar için 75,6 yıl.
Erkekler için beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu ülke, 82,4 yıl ile İsviçre, kadınlar için beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu ülke, 88,1 yıl ile Japonya.
Rakamlar ortada!
Bu rakamlar bizlere sürdürülebilir üretmeyi, tüketmeyi, düşünmeyi, kapsamlı kamusal politikaları yapmayı gösteriyor.