Sezonu beklentilerimizin üzerinde rakamlarla kapatmaya hazırlandığımız şu günlerde 20 milyon müşterisi ve 10 milyar euronun üzerinde cirosu olan Thomas Cook’un iflası, ülkemiz ve Avrupa turizm sektöründe deprem etkisi yarattı.
Aslında geçmiş yıllarda da Thomas Cook’un zor durumda olduğu biliniyordu ve 2014 yılında İngiliz hükümeti tarafından destek verilmesi ile birlikte iflas ihtimali ortadan kalkmıştı. Ancak bu sefer destek gelmedi ve kaçınılmaz son gerçekleşti. Bu sonla birlikte turizm sektöründe batırılamayacak kadar büyük algısı da ortadan kalkmış oldu.
Bakanlığımız ülkemizde kalan turistlerin geri dönmeleri konusunda olumsuz bir durumun yaşanmaması için hemen harekete geçti. Kimi otel müşterilerinden konaklama ücretlerini talep ederken kimi otel ise talepte bulunmadı. Firmaların kayıpları konusunda desteklerin verileceğinin açıklanması tansiyonu bir nebze düşürdü. Bir çok otel taleplerini geri çekti.
Bankalar kredi verdikleri müşterilerini (başta oteller olmak üzere) arayarak, Thomas Cook’dan dolayı herhangi bir kayıplarının olup olmadığını araştırmaya başladılar.
Eylül ve Ekim aylarında olumlu giden rezervasyonlarda şu anda boşlukların oluşmaya başladığı yönünde bilgiler alıyoruz. Ancak turistlerin mağdur edilmeden aksiyon alınması, ibreyi tekrar ülkemizdeki otel rezervasyonlarına çevireceği beklentisi hâkim. Gelecek haftalarda rezervasyonların normale döneceğini bekliyoruz.
Dünyanın en büyük ikinci tur operatörünün iflasının, sektörümüze yansımaları hala merak konusu. İster istemez birçok yönden olumsuz etkilerinin olacağı muhakkak. İflasın ülkemize olan yansımalarının şu ana kadar doğru yönetilmesi, turistlerin geri dönüşleri konusunda gösterilen yaklaşım, orta ve uzun vadede birtakım olumsuzları ortadan kaldıracaktır.
Krizi başarılı bir şekilde yönetebilirsek ülkemiz için de pozitif sonuçların doğması kaçınılmaz. Ancak başta otel, acente olmak üzere şirketlerin Thomas Cook’dan kalan alacakları ve doğuracağı sonuçlar konusunda belirsizlik hakim.
Eylül ayı bilanço kapanış dönemi olan Thomas Cook, genellikle haziran ayından sonra rezervasyonlarından doğan borçlarını (Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları) Ekim ayından itibaren ödemeye başlıyor. Dolayısı ile yüksek sezondaki rezervasyonlardan oluşan borcun oldukça fazla olacağı tahmin ediliyor.
İflas haberinin çıkmasının hemen ardından sektörün 200 milyon € civarında alacağının olduğu konuşulurken, şu an bu tutarın 300 milyon €’nun üzerinde olabileceği dillendiriliyor.
Kimi otelde 1 kimi otelde 3 milyon € alacaklar kalmış durumda. Aynı şekilde acentelerin komisyon alacakları da söz konusu. Sigorta fonunun sadece iflas sırasında Türkiye dahil tüm destinasyonlarda tatilde olan yaklaşık 600 bin kişinin masraflarını ancak ödeyebileceğini, kalan kısmın da yettiği kadar rezervasyonlarını ödeyip tatile henüz gitmemiş müşterilerin paralarının geri ödemesine kullanılacağı konuşuluyor. Dolayısı ile geçmiş rezervasyonlardan dolayı alacakların ödenme imkanı pek görünmüyor.
Sanırım ilerleyen haftalarda sektörümüzün tüm paydaşlarının alacak tutarı netleşecektir. Oluşan kaybın telafisi ve çözümü de ondan sonra değerlendirilecek. Umarız bu iflas sektörümüze ciddi boyutta bir hasar vermez.
Bu gelişme, oluşan parasal kaybın yanında, çıkartılacak dersler bakımından ve turizmin geleceğine dönük pek çok soruyu da gündeme getirecektir. İzleyen haftalarda bu konuyu da ayrıca ele alacağız.