2002 yılında İrlanda Cumhuriyeti’nde (İki İrlanda karıştırılır... Kuzey İrlanda Birleşik Krallığın parçasıdır... İrlanda Cum., 1922’den beri bağımsız cumhuriyettir)... kurulu şirketim CIT TRAVEL’ın 2003 yaz sezonu otel kontratlarını tamamlarken Söke’de geçirdiğim trafik kazası sonucu 40 yaşımdan sonra ‘’engelli’’ oldum... 20 Kasım’da 17 yıl olacak... Duyarlı bir insan olduğum söylendiği halde sakat kalmadan önce bu durumdaki insanlar için üstüme düşeni yapmadığımı sakat kaldıktan sonra anladım...
17 yıl, 4 kıta ve 30 ülkede cinsiyeti, rengi, ırkı ve yaşı farklı ENGELDAŞIMI havalimanları, oteller, her türlü dükkan ve mekanda gözlemledim...
Çantamda; Uluslararası Engelli Belgesi, EU Sağlık Karnesi E111, Araç ve Otopark İzin Belgesi ‘’BLUE BADGE’’, BM Sakat Hakları Bildirisi, AB Engelli Hakları Listesi, ICAO (Uluslararası Siv. Hav. Org.) ve IATA’nın (Uluslararası Hav. Taşıma Birliği) Engelli Yolcu için Havayolları ve Havalimanlarının Yükümlülükleri...
Kendi haklarımı sonuna kadar kullanırken kendim ve diğer engelliler için 2 Kez mahkemelik oldum, 11 kez tutuklanma raddesine geldim, 1 kez uçak kaçtı, en az 30 kez (kavga demeyelim) ‘’hararetli tartışma’’ yaşadım, 2 kez otel terk ettim... Aşağıda, birbirinden farklı iki ‘’KÖTÜ ÖRNEK’’;
6 – 7 yıl önce Pegasus H.Y. ile SAW/AYT (Sabiha G. – Antalya) uçuşu... Uçuştaki 2 engelli yolcudan biriyim... Uçağa götürülmek üzere tekerlekli iskemleler geldi... Daha oturmadan Pegasus temsilcisi ; ‘’TEKERLEKLİ İSKEMLE KİRASI’’ olarak kişi başına 30 TL ödenmemesi durumunda bu servisi vermeyeceklerini söyledi... Bunun hem yanlış hem de utanç verici olduğunu belgelerle anlattım...
Cevap; ‘’çok suistimaller oluyor, bu yüzden yönetim bu kararı aldı’’... 189’luk uçakta 2 engelli yolcu var, benim rapor ve sertifikalarım burada, 80’lik teyzenin hali gözünün önünde, yürüyemiyor, ne suistimali dedim, dinletemedim... Teyzecik, küçük cüzdanından 30 TL ararken, ben 60 TL ödedim ve mazbuz istedim... Teyzeye; ‘’tamam teyze, sorun yok’’ dedim... ‘’Tekerlekli sandalye kirası’’ yazılı Makbuz geldi... Varıştan hemen sonra Pegasus H.Y., SHGM, ICAO ve IATA’ya göndermek üzere e-mail hazırladım, düşündüm, ülkeme acıdım ve yalnız Pegasus’a gönderdim...
Pegasus kabahatinden büyük özür diledi, paramı iade etmek istedi... Ne parayı, ne de özürlerini kabul etmedim... Antalya – Ercan (KKTC ) direk uçuşlarında tekel oldukları için iki kez mecburen uçtum... Yön. Kur. Bşk.’nın, engelli aile fertlerine rağmen böyle bir uygulamaya cevaz vermesi ilginç...
Pegasus, bu sene Mart ayında Kıbrıs’ta rahatsızlanıp uzun tedavi sürecinden sonra Antalya’ya dönüş yapacak annem için yarım saatlik uçuşta uçağın oksijenini kullandırmadığı gibi annemin kendi oksijenine izin vermemiştir... Annem, yarım saatlik uçuş yerine ‘’İstanbul üzerinden’’ 7 saatte Antalya’ya varmıştır... Anacığım, 3 Mayıs 2019’da rahmetli olmuştur...
5 yıl önce, Swiss ile MAN/ZRH/PRG uçuşu... Manchester’dan Prag direk uçuşlarda, Czech H.Y. hattı kapatınca Easijet tekel oldu... Easijet’in direk uçuşuna 10 kuruş vereceğime, Swiss’e 12 kuruş ve iki ekstra saat verip Zürih üzerinden Prag’a defalarca uçuş yaptım... Swiss’in yer hizmetleri ve özellikle engelli yolcu hizmeti mükemmeldi... Zürih’te 2 saat aktarma için bekledim, pasaport ve güvenlikten geçip uçağa bineceğim... Vücut geliştirirken beyni küçülmüş bir güvenlik görevlisi; ayakkabılarını çıkart dedi... ‘’Sana lütfen demeyi öğretmediler mi?, Bu bir... İkincisi, tekerlekli sandalyede tembel olduğumdan değil, sakat olduğumdan oturuyorum... Üç, özel aparat olmadan ayakkabılarımı çıkarmak 1 saat alır, ½ saat de giymek... Uçak kaçar... Lütfen Arnold, üşenmeden MOBİL X-RAY (seyyar röntgen) cihazını getir’’ dedim... Çok kızdı; Bana Arnold deme, nasıl giydiysen öyle çıkar... ‘’İlle ayaklarımı görmek istiyorsan botlarımı sen çıkar ve sen giydir, kanunen bu sizin göreviniz’’ dedim... Sesini yükseltince bastonumu metal kontuara indirdim... Seyyar röntgen geldi, temiz çıktım !!! Bastona el koydular, ‘’tehlikeli’’ ibaresi ile paketlediler, 3 güvenlik görevlisi beni uçağın kapısına götürdü... Pilotlar ve kabin ekibi dizilmiş, beni bekliyorlar... Arnold, havayla bastonu Kaptana verdi... Kaptan’a ‘’iyi günler Kaptan, isterseniz ben bagajda gideyim’’ dedim... Kaptan, hışımla paketi yırttı, bastonu bana verdi... Business’te boş var, lütfen rahatınıza bakın, ne içmek isterseniz misafirimizsiniz dedi ve Arnold’a DEFOL dedi... Ne deyim; ‘’ÇOK YAŞASIN’’...
Havaş ve Çelebi’nin Antalya Havalimanı’nda görev yapan kardeşlerime selamlar olsun... Personel eksiği ve tekerlekli iskemlelerin bazen karikatürlük hallerine rağmen canla, başla ve en önemlisi ‘’güler yüzle’’ hizmet veriyorlar... Çok yaşasınlar... Umarım, yer hizmeti veren bütün şirketlerin majestik yöneticileri, başta tekerlekli sandalye olmak üzere hasta ve sakat malzemelerini GÜNCELLERLER !!! Böylece, görev yapan kardeşlerim benim gibi 110kg ağır abiyi iterken bel fıtığı olmaz, ben de kendimi kapana yakalanmış gürbüz bir sıçan gibi hissetmem...
Gelelim işin turizm/ticaret kısmına; Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat’a göre, Avrupa Birliğinde 80 milyon engelli var... Nüfusa göre oranlar %8 ile %22.2 arasında değişiyor... Almanya’da %10.2 iken Portekiz’de %18.5, Slovenya’da %22.2... Eurostat, AB’ye dahil olmayan Türkiye’de engelli oranını %16.9 olarak göstermektedir... 80 milyon nüfusta 13.5 milyonu engelli !..
80 Milyon Avrupalı Engellinin 60 Milyonu, en az engelsizler kadar sürekli seyahat ediyor ve hatta sosyal devletlerinin de teşvik ve katkılarıyla rahatlıkla tatile çıkabiliyorlar... Yakında detaylı olarak yazacağım, bence Türk Tatil Turizmi’nin çıkışı olabilecek Üçüncü Yaş potansiyeli gibi engelliler de yazın kavurucu sıcaklarını tercih etmiyorlar (Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül HAYIR !)...
Her engelli en az 1, genellikle 2 – 3 engelsizle birlikte geziyor... Kişisel bakımı için beklentisi yok, yanındakiler yapıyor... RAMPALAR, TEKERLEKLİ ALABİLEN ASANSÖR, SANDALYE YERİNE TEKERLEKLİYLE YEMEK YİYEBİLECEĞİ BÖLÜM ve EN ÖNEMLİ İKİLİ; İLGİ – GÜLERYÜZ !!! Tesislerin çoğunda neredeyse kullanılmayan kapalı havuzlar, spa, hamam, bingo- tombala için kullanılabilecek salonlar vs... Bunların hepsi zaten mevcut...
Ekim – Kasım – Aralık – Ocak – Şubat – Mart – Nisan, Bayram ve Paskalya dışında kıvranan, koca-koca otellerin kapalı olduğu dönem... Yeniden keşfedilecek bir şey yok... Hazırda olana; BİZ TALİBİZ, HAZIRIZ denilecek... 50 milyon engellinin %10’una talip olmak hayalcilik sayılmaz... Kışın, her ay bir milyon misafir fena mı olur ?... Fiziksel durumları nedeniyle kısa kalamıyorlar, ortalama 2 – 3 hafta... Geceleme hesabında, engelsizin 3 katı daha bereketli müşteri !!!
Selamlarımla,