Son yıllarda yaşanan pandemi nedeniyle sektörün içinde bulunduğu dar boğaz sebebiyle birçok kalifiye elemanın sektör değiştirdiğini ve bunların yeniden sektöre döndürülmesi için ilave bir takım tedbir ve uygulamaların acilen devreye alınması gerektiğini ben dahil bir çok kişi dile getirdi.
Yeni yıla girdiğimiz bugünlerde görünen tablo bu konuda en azından şu ana kadar herhangi bir tedbir alınmadığı yönündedir.
Ayrıca bu konuda yaşanması muhtemel kriz ile ilgili yürütülen bir çalışma da “en azından benim bildiğim kadarıyla” mevcutta değildir. Bunun yanında sektörden gelen ilk veriler de önümüzdeki turizm sezonunun 2019 verilerinin de üzerinde seyredeceği yani yeni rekorlara gebe olacağı yönündedir.
Bu artıştaki büyüklük mevcut içinde bulunulan ekonomik krizinde kurtuluşun reçetesi olarak yetkililer tarafından sıklıkla da dile getirilmektedir. Dövizdeki bu kur artışının meydana getirdiği “ucuz ülke” durumu sebebiyle bu artış tahminlerinde ötesinde büyüyerek “çifte rezervasyon” krizine bile dönüşebilir.
Tüm bu bilgilerin ışığında dikkat edilmesi ve şu ana kadar göz ardı edilen en önemli husus, gelecek olan turistlere hizmet verecek olan personelin sayısı ve niteliğinin hazır olup olmadığıdır. Bunun bir mini provası sayılabilecek 2021 yazında yaşananlar 2022 de ne ile karşılaşacağımızı şimdiden bize haber vermektedir.
Son yaşanan döviz kurundaki artış yaşanması muhtemel ilave bir sorunu daha meydana getirmiştir. O da zaten az kalmış ve yetersiz sayıda olan kalifiye “turizm elemanı”nı yurt dışına gitmesidir. Son günlerde özellikle iyi eğitim almış yetişmiş gençlerin yurtdışına gitmesi sıklıkla basın yayın kuruluşlarında dile getirilmektedir.
Yakın çevremde bile bu kapsamda yurtdışında iş bularak gidenlerin sayıları hiç de küçümsenecek boyutta değildir. Genellikle Avrupa ülkelerine olan bu eğilim sonunda turizm sektörünü de etkilemiş ve turizmde rakibimiz olan ülkelere doğru yönlenmiş gözüküyor.
Kur artışındaki büyüklük ve yaşanan yüksek enflasyon karşısında maaşları şimdiden erimiş olan kalifiye elemanlar yurtdışında yer alan otel ve işletmelerde iş arayışına girmektedirler. Daha önce yurtdışında çalışmayı düşünmeyen bir çok iyi yetişmiş orta ve üst düzey çalışanlar artık gözlerini bu işlere çevirmişler ve oralardan gelen teklifleri değerlendirmektedirler.
Bu ilgi tek taraflı olmayıp, özellikle insanları kendilerine cezbedecek maaşları verememeleri nedeniyle istedikleri elemanları bulamayan yabancı ülke ve işletmelerini de ülkemize yönlendirerek global iş bulma siteleri aracılığıyla ulaşmaya başlamışlardır. Mevcut ekonomik durumun ülkemizde yarattığı zor durumu kendi lehlerine kullanmalarına imkan verin bu durum sayesinde kişisel olarak yakın çevremde gözlemlediğim durum bir çok kalifiye elemanın bu tekliflere kayıtsız kalmayarak yurt dışına çıkarak yeni maceralara atılacakları yönündedir.
Sonuç olarak gelinen durumda önümüzdeki sezon personeline değer veren ve onları koruyup kollayan ve pandemi de işlerine son vermeyip onları mağdur etmeyen işletmeler bu krizden minimum derecede etkilenecek iken, öte yandan personeli bir maliyet olarak gören ve ona yatırım yapmak yerine ihtiyaç duyduğunda alan ve ihtiyacı bittiğinde kapı önüne koyan işletmeler için ise 2022 yılı tam bir kabus yılı olacaktır.
Yıllar önce yaşanan ve artık duymadığımız “toplu olarak bir birinin personelini çalma” ya da “departman müdürünü transfer ederek tüm ekibi kendine alma” gibi etik olmayan uygulamaları bu yaz yeniden görürsek benim için hiç sürpriz olmayacaktır. Verilemeyen iyi hizmet nedeniyle ödenecek olan binlerce Euro “reklamasyon” bedeli de çabası.
İnternette Cem Boyner’in çalışanlarına mail olarak gönderdiği fıkra dan ilham alarak diyorum ki; “Birlikte çalıştığınız kişilere değer vermezseniz, tutacağınız gün yakındır.”
Kalın sağlıcakla…
Not: Fıkrayı merak edenler 13 Şubat 2018 yılında kaleme almış olduğum “Eğitmezseniz, Gün Gelir Tutarsınız” isimli makalemi https://www.turizmdays.com/yazar/dr-mehmet-bahar/6 linkinden okuyabilirsiniz.