Türkiye gezginler için zorunluluk mu? Tercih mi?

Pandemi sonrası hava trafiği hacimlerindeki toparlanma, 2022'de ve 2023'ün başlarında Avrupa genelinde tüketici talebinin gerisinde kalıyordu. Ancak, haziran ayına kadar olan veriler toparlanmanın pandemi öncesi seviyelere yaklaştığını göstermesiyle durum tersine dönüyor gibi görünüyor.  Bu hem Avrupalı hem de yerel havayolu şirketlerinde artan havayolu kapasitesine bağlanabilir ve bu kapasite, en yoğun Temmuz – Ağustos aylarında yaşanabilir. 

Avrupa uçuş tarifesi, bu yaz planlanan koltuk kapasitesinin %96 olmasıyla, pandemi öncesi 2019 seviyelerine geri dönüyor. En son veriler istikrarlı bir şekilde toparlanmanın devam ettiğini ve Nisan ayında 2019 seviyelerinin %90,8'ine ulaştığını gösteriyor.

Yine de Avrupa Havayolu kapasitesinin bu yaz talebi karşılayıp karşılayamayacağı henüz belli değil, bu durum yerli havayollarına ve yerli havayollarının EU merkezli havayollarına da bir fırsat doğurmuş oluyor.  Aynı zamanda Avrupa’daki, havacılık grevlerinden kaynaklanan potansiyel aksamalar, işgücü eksiklikleri hâlâ büyük bir belirsizlik ve negatif etki oluşturuyor.

Ekonomik koşullar Avrupalı gezginlerin bütçeleri üzerinde baskı oluşturduğundan, bu yaz birçok tüketici seyahat kararlarını tatil maliyetini göz önünde bulundurarak vereceği gözlemlenmektedir.  Seyahat edenler, ekonomik sıkıntılara rağmen hala seyahat için güçlü talep gösteriyor. Avrupa'da en yüksek seyahat sezonuna (Haziran-Ağustos) girerken hane halkı tatil finansmanı ve isteğe bağlı harcamaları elindeki para değeri karşılığında en fazla alacağı destinasyonları seçmektedir. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda, fiyat hassasiyetinin paranın karşılığını daha fazla veren destinasyonlara fayda sağlamaya devam etmesi elbette şaşırtıcı değildir. Bunun bir zorunluluk mu veya isteğe bağlı mı olduğu tartışılır.

Haziran ayına kadar olan son veriler, paranın karşılığını veren destinasyonların iyi performans gösterdiğini gösteriyor. Toparlanmaya öncülük edenler arasında Türkiye, Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan, Yunanistan, Portekiz bulunuyor.

Slow Travel

Slow travel, ‘’Tüm klasik turistik yerleri sosyal medyada yayınlamak için işaretlemekten çok, o destinasyonda olmanın şu anki anını ve büyüsünü kucaklamaya, yerel halk gibi yaşamaya, esasen, her şey zamanınızı ayırmak ve bir yerin sunduğu şeyleri - turist gibi değil, yerel gibi – yaşamakla ilgilidir.

"Slow Travel, bir tatil beldesine gidip çoğu şeyi kaçırmak gibi yaygın bir seçenek yerine, bir ülkede yerel bir sakinin yapacağı neredeyse benzer bir şekilde seyahat etmek anlamına geliyor. Her şey dahil bir tatil yerine toplu taşımayı kullanmak, rehberler bulmak ve yerel yemekleri, insanları ve kültürü deneyimlemek, sokağa çıkmak, yerel insanlarla kaynaşmak." Özellikle ülkemizin Fethiye, Marmaris, Didim, Datça, Kuşadası ilçeleri bu tür tatili seçen başta Britanya gezginleri olmak üzere diğer Avrupalı gezginleri misafir ediyor. Bu tür gezginler ortala 11 ila 15 gün sürelerde tatil yapmakta aynı gezginlerin, aynı destinasyona en az 4 defa geldiği ve hatta aynı yıl içerisinde 2 kez geldiği gözlemlenmektedir.

Tatil sürelerince kesinlikle saat ile yarışmayı sevmezler, 5 yıldızlı otellerdeki gibi sabah kahvaltısına yetişmek, açık büfelerde kuyruk beklemek, o gün açık büfede ne var ise onu yemek gibi bir tercihleri yoktur. 

Bu gezginler paralarını lüks konaklama için harcamamakta, en fazla 3 yıldızlı otellerde konaklamaktadırlar. Tatil süresince harcamak için ayırdığı tüm birikimini, yerel, pazarda, restaurant ve cafelerde, ören yerlerinde, yerel tekne seyahatlerinde, alışveriş merkezlerinde bulunan marka mağazalar yerine no name kasaba mağazalarında, hediyelik eşya dükkanlarında ve hatta ayakkabı boyacısı, sokaktaki dondurmacı gibi tamamen halkın merkezinde harcamaktadır. Kişi başı harcama oranı da oldukça yüksektir ve durum bulunduğu kasabaya sıcak para girmesini sağlar.

Şahsen bu tür bir tatil çeşidi benimde TERCİHİM dir. Ancak çocuklarınız olduğunda her şey dahil, tüm aktiviteleri sunan 5 yıldızlı otellerde kendinize de zaman ayırabilecek olmanız ZORUNLU TERCİHİM dir.:))