Hiç kuşku yok ki verimlilik her türlü operasyonel olgunun temel parametresidir.
Her yönüyle tuhaf bir sezon yaşadığımız gerçeğinden hareketle gelişmeleri hep birlikte keyifsiz bir halde değerlendirmeye çalışıyoruz.
Söz konusu gelişmelere her ne kadar farklı yaklaşımlarla bakılıyor olsa da aslında sonuç değişmiyor.
Gözbebeği sektörümüzün her anlamda bütününü kapsayacak nitelikte verimli bir sezondan söz edebilmemiz ne yazık ki mümkün görünmüyor.
Hiç alışkın olmadığımız ve bizi gerçekten önemli ölçüde hayal kırıklığına uğratan bir temmuz ayını geride bıraktık. Bu tuhaf temmuz ayından geriye kalan, bizi yıllarca mutlu eden güzel sonuçlar yerine gerçekten bunaldığımız sıcak günler oldu.
Sektörün tüm değerli paydaşlarının cevap aradığı bir soru gündemi ısrarla işgal etmeye devam ediyor.
Madem ki güzel Antalyamız’da turist sayısı anlamında bu denli hareketli bir sezon yaşanıyor , o halde temmuz gibi muhteşem bir turizm ayında geçtiğimiz yılların temmuzlarında yaşadığımız verimli doluluklara otellerimiz neden ulaşamadılar?! Yani nerede bu turist ?!
Nedenlerden bir tanesinin hatta en önemlisinin otellerin fiyatları olarak görülmesi elbette beklediğimiz ama doğru bulmadığımız bir durumdur. Otel fiyatlarının hangi kıstaslara göre yüksek olduğu meselesi üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur.
Fiyat doğru ise bundan yüksek olduğu şeklinde bir anlam çıkarmak yanlıştır.
Akdeniz çanağında turizm yapan farklı kentler arasında son yıllarda ürün ve hizmet kalitesi anlamında kendinden söz ettirmeyi başarabilmiş bir kent olan Antalyamız hiç şüphe yoktur ki, hak ettiği “DOĞRU FİYAT ‘ın” peşinde olmaktan asla vazgeçmeyecektir.
“DOĞRU FİYAT” bir kez daha dile getiriyorum sunduğumuz ürün ve hizmet kalitesi noktasında tam karşılığını bulması gereken fiyattır.
“DOĞRU FİYAT” aynı zamanda Sürdürülebilir Turizm’in önünü açacak en temel unsurlardan biridir.
Hizmet kalitemizin tam karşılığını almadan Sürdürülebilir Turizm adına geleceğe dönük sağlıklı adımlar atabilmemiz de mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla “DOĞRU FİYAT” anlayışı içerisinde hareket ederken her hangi bir fiyat stresi içerisinde de olmamamız gerekmektedir.
Sezonu kurtarma manevraları zaten öteden beri arka arkaya uygulamak zorunda kaldığımız özel bir durumdur ve bizleri çoğu zaman ideal sonuçlardan uzaklaştırmıştır. Beklendik veya beklenmedik tüm olumsuz gelişmeler karşısında istesek de, istemesek de yıllardır bazı önemli tavizleri vererek bugünlere geldik.
Gerektiğinde mecburen taviz vermek zorunda olmayı bir alışkanlık haline getirirsek bundan herhangi bir önemli yarar sağlayamayacağımız açıktır. Bu yüzden de şartlar ne olursa olsun ısrar etmemizi gerektiren “DOĞRU FİYAT” kararlılığımız bizi doğru sonuçlara götürebilecek en anlamlı hamledir.
Turizm hareketimizin geleceği adına her anlamda arzu ettiğimiz verimliliğe ulaşana dek uzak -yakın tüm turizm coğrafyamızdaki mücadelemizi bıkmadan usanmadan sürdürmeliyiz.