Kaç tane uluslararası etkinliği var Antalya'nın? Antalya'ya has olup ta, uluslararası arenaya yönelik hangi organizasyonlarımız geliyor aklınıza?
Çok yok maalesef…
Ne kendi çalıp, oynadığımız Altın Portakal, ne tadı tuzu kaçmış piyano festivali ne de her yıl kan kaybeden Aspendos Opera ve Bale Festivali, Toroslar'ın ötesine geçebildi yıllardır.
Hiç kolay değil, kalıcı ve sürekli bir etkinliği yaratmak ve yaşatmak.
Hele de bu uluslararası olacaksa. Başta ekonomik destek, sonra başarı ve sabır gerekli.
Bütün bunların olabilmesi için de inanmış, bu yola baş koymuş, fedakârca çalışan bir ekip ve ekip ruhu gerekli.
10 yıl önce 1. Öger Antalya Maratonu ile böyle bir organizasyonu hayata geçirmek nasip oldu Antalya'ya.
Sessizliğe gömülmüş bir mart sabahına yakılan bir meşale gibi dünyanın dört bir yanından gelen sporcuların ayak sesleri çınladı Antalya sokaklarında.
Bir sene sonra Runtalya ismi ile uluslararası üne kavuştu biricik maratonumuz.
Sadece Avrupa'dan değil, Afrika'dan, Asya'dan, hatta Avusturalya'dan sporcular çıkıp geldiler, dillere destan Antalya parkurunda koşmak için.
Dünya'nın hangi şehrinde ılık bir havada, dümdüz bir parkurda , 42 km boyunca denizi seyrede seyrede koşma imkanı vardı?
Bir gelen birilerini daha alıp geldi. Uçaklara, otellere talep arttı, kış günleri canlandı.
Her geçen yıl daha da büyüdü organizasyon, var olan koşulara önce çocuklar için 'Minik Adımlar Koşusu', sonra Bayanlar'a yönelik 'Yüksek Topuk Koşusu' eklendi.
Binlerce Antalyalı'nın katıldığı 'Halk Koşusu' ile tam bir spor şenliğine dönüştü 'Runtalya Maratonu'.
Bu süreçte yaşanan zorlukları, aşılan engelleri, yapılan fedakârlıkları 6 yıl boyunca yarış direktörü olarak birebir yaşadım.
Sponsorluk arayışlarından, teknik konulara dair meşakkatli ve uzun bir yol kat etti Runtalya 10 yıl içinde.
2015 te Öger Tours'un Thomas Cook grubuna satılması ile isim hakkı da devroldu ve Anadolu Hastanesi ile birlikte Runatolia adı altında gerçekleşti maraton.
Yine çok başarılı ve renkli bir organizasyon ile koştu dünyanın bir çok ülkesinden binlerce sporcu.
Ne yazık ki bütün dünyanın sevip sahiplendiği Maratonu Antalyalılar bir türlü sahiplenemedi.
Sahil boyu binlerce insan Antalya’nın içinden geçerken, omuzlarının üzerinden dönüp bakmadı bile Antalyalılar.
1,5 milyon nüfuslu Hamburg Maratonunu 750.000 Hamburglu parkur boyunca çoşku içinde izlerken, 2,5 milyonluk Antalya'da boş ve sessiz sokaklarda yankılandı sporcuların ayak sesleri.
Oysa bir maraton ancak parkur boyunca dizilmiş seyircilerin temposu ile yaşar.
Lütfen, 4 Mart Pazar sabahı çoluk çocuk, cümle cemaat Cam Piramitten başlayıp, Lara'ya kadar uzayan parkuru doldurup, bayraklarla, düdüklerle, alkışlarla şenlendirin.
Maratonun yaşayıp yaşatılması ancak Antalyalıların sahiplenmesi ile mümkün.
Unutmayın! Maratoncu koşarken yoldaki mavi çizgiden başka hiç bir şey görmez, sadece duyar.
Alkışlar ve ‘brova’ sesleri ayaklarına, kaslarına güç olarak döner. Bol bol alkışlayın lütfen!.. Onlar Antalya için koşuyorlar… ve bu alkışları sonuna kadar hakediyorlar…
Unutmadan en büyük alkış 12 yıldır bu organizasyonu mükemmel bir şekilde gerçekleştirerek Dünya Standartlarında bir etkinlik haline getiren kırmızı yelekli maraton ekibinindir.
Alkış..