Yüzeyselliği seviyoruz.
İşin özüne girmeden, sadece gösteriş kısmını alıp uygulamak kolayımıza geliyor. Değerlerimiz adı altında bazı kavramları sosyal medya duvarlarımıza asıyoruz. Ama bu değerler adeta birer mezar taşı gibi! Canları yok..
Oysa yaşayarak canlandırmak, An’ ı değerlendirmek!..
Zaman çok hızlı ilerliyor…
Dünün çok önemli ve popüler futbolcuları ne yapıyor? Birçoğu sporun içinde spordan kopmadan devam ediyorlar. Peki sahne sanatçıları, ressamlar? Onlar da üretmeye devam ediyorlar…
Turizm sektörünün bugünlere gelmesinde inanılmaz emeği olan TURİZM DUAYENLERİ nerede ne yapıyor dersiniz.
Biz dün önünde ceket ilikleyip, saygı ve hayranlıkla izlediğimiz TURİZM USTA’larına gerekli sevgi ve saygıyı gösteriyor muyuz acaba? Aramızdan bir bir ayrılıyorlar ve biz onlara gereken ilgi ve sevgiyi göstermiyoruz diye düşünüyorum.
Sonra ne kadar iyi olduklarını hayatımıza neler kattıklarını anlatıyoruz.
Bence bu USTALAR hayatta iken kendilerine vakit ayırmalıyız özel hissettirmeliyiz.
Bugün hem ülkemizde hem şehrimizde ama daha da önemlisi hayatımıza bunca değer katan bu Duayenlere sahip çıkmalıyız.
Sadece geriye yaslanıp nasıl bir evreden geçerek kimlerin emeği ve desteği ile bu koltuklara oturduğumuzu hatırlayın lütfen!
Bugün sahip olduğumuz her şeyde bizim çalışmamız emeğimiz dışında onların neler kattığını bir hatırlayın. Maaşlarımızı ödeyen yatırımcılarımız dışında bu Ustaları kendimize örnek almadık mı? Bir gün bizde onlar gibi yönetici olmayı onlarda gördüklerimizi hayatımıza katıp geliştirmek için az mı emek verdik. Hangimizin bir ROL – MODEL büyüğü yoktu?
Tesis içerisindeki hareketlerinden, kıyafetine, bindiği arabadan, içtiği sigara ve içkiye kadar kaç kez inceledik. İlk kez karşısına oturduğumuzda heyecandan ölmedik. Yanınıza gelip ilk isminizle hitap ettiğinde ya da terfii ettiğimizde! Ya da başka bir tesise geçtiğinde sizi daha iyi ekonomik şartlarla ve terfii ile yanına çağırdığında.
Onlar futbolcular ya da sanatçılar kadar şanslı değildir.
Hepsi olmasa da büyük bir bölümü sektörün içinde değiller ve bunca büyük bir kalabalığın içinde yalnızlar belki de.
Düşünün ortalama 20-25 yıl yöneticilik yapmış bir büyüğümüzün yanından kaç kişi gelip geçmiştir.
Gözlerinizi kapatın bizzat sizinle alakalı ya da birlikte çalıştığınız kaç meslektaşınızın hayatına dokunmuşlardır.
Evet en önemlisi hayatımıza dokunan büyüklerimiz. Sıra bizde arkadaşlar biz şimdi onların hayatına dokunmalıyız. Bizde bu kadar emeği olan ÜSTAD’ lar yerini bugün nasıl biz aldıysak yarın yine onların şimdiki yerini de biz alacağız. O yüzden çok geç kalmadan hayatlarımızın önemli bir yeri olan AĞABEY’ lerimizin hayatına vefa olarak sevgi olarak geçmişe saygı olarak bizim dokunma vaktimiz.
Zaman o kadar hızlı geçiyor ki yarın kafamızı çevirdiğimizde bugün dinozor dediğimiz büyüklerimizin yerinde biz olacağız.
Yarın hayatınıza dokunulsun istiyorsanız bugün yanlarında olalım ve bizde bu dönemde yanımızdaki çalışma arkadaşlarımıza bunu anlatalım.
Dijitalleşmenin önüne geçmek mümkün değil! Hayatımız dijital olmadan önce hayatımıza kattıkları değerler için eski YÖNETİCİ’ lerimizi aramıza alıp sevgi ile kucaklayıp hayır dualarını alalım.
Bilmek ve anlamaktan sonraki aşama bu değerlere inanmaktır. Değerler kişilerin özüne işlemelidir. Bu değerlerin önemine ve değerine hassas olmalı, inanmalıyız.
Sonuç olarak; Kişilerin insan gibi insan, kurumların kurum gibi kurum, ulusların ulus gibi ulus olması gerekir. Bunları oluşturacak olan da değerler sistemidir.
Değerlerimize sahip çıkmalıyız.