Turizm, güven ve kalite üzerine inşa edilmiş bir sektör.
Seyahat edenlerin keyifli ve güvenli bir deneyim yaşaması, bir destinasyonun tercih edilmesinde belirleyici rol oynar. Ve çeşitli risklerin analiz edilmesini ve önlemler alınmasını gerektirir.
Son dönemde Türkiye’de sahte içki kaynaklı zehirlenmelerin artması, hem halk sağlığını hem de turizm sektörünü ciddi şekilde tehdit ediyor.
Konu uluslararası alanda da yankı buldu.
İngiltere’nin resmi hükümet portalı GOV.UK, Türkiye’ye seyahat edecek turistleri sahte içkiye karşı uyardı. Türkiye’de sahte içkinin yol açtığı sağlık sorunlarına ve turistlerin dikkat etmesi gereken hususlara yer verildi.
Özellikle Ankara ve İstanbul başta olmak üzere, ülke genelinde sahte içki nedeniyle meydana gelen ölümler ve sağlık sorunları giderek artıyor.
Sahte içki genellikle denetimsiz ortamlarda, düşük maliyetle üretiliyor. Orijinal şişelerin ve etiketlerin birebir taklit edilmesi nedeniyle, tüketiciler sahte ürünü gerçek zannederek farkında olmadan büyük bir riske giriyor.
En büyük tehlike ise üretimde kullanılan metil alkol (metanol). Metanol, vücutta ciddi tahribat yaratarak körlüğe, organ yetmezliğine ve hatta ölüme yol açabiliyor.
Bu tür olaylar, Türkiye’nin turizm destinasyonu olarak algısını olumsuz etkileyebilir. Güvenlik ve sağlık konularına duyarlı turistler, tatil planlarını gözden geçirerek başka ülkelere yönelebilir.
Bunun örnekleri geçmişte de yaşandı. 2019 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde sahte içki nedeniyle 11 ABD’li turistin ölmesi, ülkeye yönelik seyahat algısını derinden sarstı. Rezervasyonlarda %74’lük dramatik bir düşüş yaşandı.
Türkiye’de güvenlik güçleri sahte içkiyle mücadelede yoğun çaba harcıyor.
Ancak rakamlar hâlâ endişe verici!
Son dönemde Ankara’da 33, İstanbul’da ise 70 kişi sahte içki nedeniyle hayatını kaybetti.
Görünen o ki, şu anda ve yaklaşan yaz turizminde turist tercihlerini etkileyecek yeni bir sorun ile karşı kaşıyayız.
Soru şu: Sahte içkinin gölgesi turizm gelirlerinin üzerine düşer mi?