90 lı yılların ortaları ile 2000 li yıllarda doğan hızlı öğrenen ve gelişim gösteren, teknoloji ile iç içe kişilerden oluşan gruba Z kuşağı denilmektedir ve bu kuşak dünya nüfusunun %25’ini oluşturmaktadır.
İndigo çocuklar veya kristal çocuklar olarak ta anılmaktadırlar. Çok yakın bir zamanda satın alma ve karar verme gücü bu kuşağa geçecek.
Z kuşağının genel özelliklerine bakacak olursak;
Hızlı öğrenirler
Kendinden emin ve yüksek öz güvene sahipler
Ekip çalışmasına yatkın değiller
Eğitime ve sosyal statüye daha çok önem verirler
Bağımsız hareket etmeyi severler
Sosyal mecra ile iletişim kurmayı tercih etmeleri sebebiyle içe dönük bir yapıları vardır.
Çok kolay arkadaş edinemezler.
Teknoloji bu kuşak için bir lüks değil ihtiyaçtır.
Ne istediklerini çok iyi bilirler
Hayatta her şeyin mümkün olduğuna inanırlar.
Yaratıcılıkları yüksektir.
Bilgiye ilk elden erişmeyi severler.
Kuralları sıkıcı bulurlar.
Yaratıcılığa önem vermeyen iş ve sosyal çevreden uzak dururlar.
Her türlü standarttan hoşlanmazlar ve sorgularlar.
Z kuşağının kullandığı ilk 5 sosyal platform, Youtube, Facebook, İnstagram, Snapchat ve Twitter olup, bu sıralama çıkan yeni uygulamalar yada değişiklikler sebebiyle hızla bir yenisiyle yer değiştirebilmektedir.
Bu Z kuşağı gençlerin %71’i video içerik tüketiyor. Üçte biri de bu içeriği mobil cihazlarında görüntülüyorlar.
Günde ortalama 68 video izliyorlar. Eğer video içeriği kendilerini güldüre biliyorsa, tamamını izlemeye devam ediyorlar.
Tüm bu bilgiler bu kuşağı anlamada bize altın değerinde bilgiler veriyor.
Bugünlerde turizm de kalifiye eleman yetersizliği sıkça gündeme gelmekte turizm okulları mezunlarının sektörde çalışma oranlarının %10’larda olduğu en yetkili ağızlardan dillendirilmektedir.
Bilmiyorum bu konuda yapılan bir araştırma var mı ama kendi çevremden biliyorum şu an turistik işletmeleri yöneten benim jenerasyonum meslektaşlarımın bir çoğu bu Z kuşağını anlamakta yetersiz kalıyorlar. İşletmeler de konulan sert ve katı kurallar ile bu kuşağın sektörden uzaklaşmalarına daha staj evrelerinde sebep olmaktayız.
Bu konuda onların ihtiyaçları iyi anlayarak yapılacak ufak düzenlemeler ve kendilerini ifade etme imkanları ve kendilerine tanınacak özgürlükler bu kuşağında aldıkları eğitimin karşılığı olarak sektörde devam etmeleri sağlanabilir.
Yine bizi bekleyen bir başka tehlike de yazımın başında belirttiğim gibi çok yakın bir zaman da bu Z kuşağı karar verici konuma hızla gelmektedir ve tatil yeri ve tatilin şeklinin seçiminde bu kuşak karar verici olacaktır. Peki biz bu kuşağı ağırlamaya ne kadar hazırız?
Gerek tesisler olarak, gerekse sektörün tüm bileşenleri olarak bu kuşağın beklentileri irdelenerek buna uygun düzenlemeler ve konseptlere acilen geçilmeye başlanmalıdır.
Yoksa Z kuşağına şu saatler arası havuz, şu saatler arası kahvaltı yada şu saatte şu hizmet gibi “askeri kampları” andıran talimat ve yasakları içeren bir konsepti çok tercih etmeyeceklerini öngörmek için kahin olmaya gerek yok.
Kalın sağlıcakla...