Futbol en çok ilgi çeken ve çok fazla maddi gelir sağlayan alanlardan biri olmasına rağmen, Spor tarihi boyunca seyircinin hep seyirci kaldığına dikkat çekiyor Gündüz Vassaf Cennetin Dibi isimli Kitabında.
“Egemen düzen” bizim için hep bir şeyler düzenliyor biz de seyrediyoruz...
Asırlar boyu sporda değişen tek şey biçimi, yani seyredilen "olay"...
Bir zamanlar Roma' da, Forumu dolduran aslanlar ya da birbirine karşı savaşan köle gladyatörleri seyrediliyordu.
Bugün köle gladyatörler yerine futbolcular savaşıyor. Seyircilerde takımlarının rakip futbolcuları kılıçlarınla nasıl öldürdüklerini göstermelerini istiyor…
Futbolun dünyanın en çok izlenen spor dalı olmasının bir sebebi bu. Seyirci her ne şartta olursa olsun sadık Seyirci rolünü değiştirmiyor. Takımını destekliyor, maçı sadece bir açıdan ve uzaktan seyretmesine rağmen Seyirci takımı yenilse bile futbolcularını destekliyor.
Futbol için DİN’in yerine geçiyor diyen de var. İnançlı olmak ihtiyacı, Kimlik arayışı ve Ölümden korkanın sığındığı yer diye adlandıran da var.
Portekiz'in Faşist Diktatörü Salazar şunu söylemişti: “Futbol olmasaydı bu memleketi yarım saat bile idare edemezdim.”
Çünkü Futbol Toplumda uyuşturucu etkisi yapıp, uyutuyor. Salazar Futbol oyununun toplum üzerinde ki etkisini fark edip bundan fayda sağladığını açık açık
söylüyor ama diğer ülkeler bu oyundan fayda sağlasa bile bunu dile getirmiyor. Sebebi Toplumu yönlendirmek için Futbolu kendi (yani oy ve seçim kazanmak vb.) amaçları için kullanmak.
Ünlü futbolcu Pele'nin ABD de yüksek tahsilini yapmış kızı (Betty do Nascimento) Sosyoloji ve Pazarlama bölümlerinin ortak bir programı sonucu hazırladığı doktora tezini Futbol üzerine yazmıştı. (1990)
Do Nascimeto’ya göre tüm seyirlik sporlar gibi Futbolda hem kendi yapısı hem de seyirci oyun ilişkisi açısından son derece kalıplaşmış, hiyeraşik ve antidemokratik. Demokratikleştirilmesinin yolu ise seyircinin de oyunun aktif bir unsuru hale gelmesinden, ürünün ortakça sahiplenilmesinden geçiyor.
Do Nascimento'nun Tezinin adı, "Bir Pazarlama Problemi Olarak Futbol: Liberal sistemde Sporun demokratikleşmesi üzerine bir inceleme." idi…
Tezin bir kopyası ,Columbia Üniversitesinin Kütüphanesinde mevcut.
Betty do Nascimento'nun çalışması, Sosyal bilimcilerin ve Pazarlama uzmanlarının çok ilgisini çekti. Uzmanlar tezin uygulanması durumunda toplu davranış biçimlerimizin radikal bir şekilde değişebileceğini ve daha önemlisi yönlendirilebileceğini vurguladılar...
Do Nascimento'nun Tezinin özünde, kitle davranışlarımızın özelleştirilmesi yatıyor...
Oyunu demokratik hale getiren, seyirciyi katılımcı yapan ve aynı zamanda takım ve oyuncu gelirini bir hayli artıran başlıca yenilik, her seyircinin kumandasında ki düğmelerle sağlanıyor. Düğmelerin bir işlevi, taraftarların antrenörlere oyunun gidişatı hakkında düşüncelerini belirtmesi...
Alışılagelmiş ilkel yuhlamalar, ıslıklar ve küfürler yerine 21.yüzyılın uygar, bilgili seyircilerin düşüncesini kaale almak için yaratılmış bu imkan. Çift seçenekli düğmeye basma sistemi aracılığı ile taraftar; oyuncu değişimi,
Savunma - Hücüm futbolu, Havadan - Yerden oyun, Kısa -Uzun pas gibi konularda tercihini belirtiyor...
Son olarak şunları açıklamak iyi olacak.
Algılar değişik uygulamalarla yönlendirilip değiştirilebilir. İnsan doğasının bu zayıflığından yararlanan farklı odaklar, özel amaç ve çıkarları doğrultusunda hedef bireylerin ya da toplulukların bakış açılarını, değerler bütününü, ön ve kalıp yargıları ile davranışlarını biçimleyen
Algılarını ETKİLEYEBİLİR, DEĞİŞTİRİLEBİLİR, YÖNLENDİRİLEBİLİR VE YÖNETEBİLİRLER.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nda uygulanan psikopolitik yöntemlerin nedenli etkili olduğunun görülmesi, giderek algı yönetimi kavramının önemini arttırmıştır. Algıların yönetilmesi ve yönlendirilmesi hedef bireyler ve toplulukların, gerçekler yerine yalnızca görmesi gerekenleri veya görmesi istenenleri görmelerini sağlamak olarak açıklanabilir. Kafa karıştıran ama anlaşılması çok da zor olmayan, ABD başkanının Türkiye için son iki gündür attığı çelişkili ama aynı zamanda romantik Tweetleri algı yönlendirmesi için çok iyi bir örnek olduğunu da belirtmek isterim…