Kurlar Yükleniyor...
articledummy

SAĞLIKLA TURİZMİ BAĞDAŞTIRAMAMAK BİNDİĞİ DALI KESMEK

29 Nisan 2021 Perşembe günü saat 19.00'dan başlayan ve 17 Mayıs 2021 Pazartesi günü saat 05.00'e kadar süren tam kapanma dönemini yaşamıştık. Topluma uygulanacak yeterli aşılama ve sürdürülecek tedbirlerle, pandemi’nin ülkemizde kontrol altına alınabilmesi konusunda iyimserlik oluşmaya başlamıştı. En iyi ihtimalle sonbahara en kötü ihtimalle ise yılsonunda artık rahatlamayı hedefliyorduk. 


Kapanma dönemini ve kısıtlamaları, daha özgür ve daha sağlıklı günlere kavuşabilmek için bir hazırlık dönemi olarak düşünüyorduk. Turizm gelirlerimizin düştüğünü biliyor, ülke ekonomisine bir nebze nefes aldıracak, 35 Milyar ABD dolarları turizm geliri seviyelerine tekrar ulaşmayı planlıyorduk.


2021 yılında özellikle yeni varyantların çıktığı ve hızla dünyaya yayıldığı bir dönemde aşı ve tedbirlerin her zamankinden daha önemli olduğu biliniyordu. 


Aslında, takip edilecek yol belli idi. İlk iş yüksek tam doz aşılama oranına ulaşmak ve sonra da artık iyi bilinen tüm korunma tedbirlerinin uygulanması idi. Ülkemizi az ya da hiç aşılanmamış ülkelerden korumamız gerekiyordu. Aşılama oranı düşük ve vaka sayısı yüksek ülkelerden girişlerde PCR testi uygulanması ülke ve uluslararası salgın yönetiminde bizi daha güvenli duruma getirecekti.


İngiltere’nin ülkemizi yüksek riskli ülkeler kategorisinden bir türlü indirmemesi, bu sezon turist göndermemesi ve bugünde Almanya’nın Türkiye’yi tekrar yüksek riskli ülkeler kategorisine alması sonucunda hedeflerimizden uzaklaştığımızı ve ülke salgın yönetiminde salgının başından beri tekrarlanan kısır döngüye tekrar girdiğimizi bize gösterdi.
Peki kısıtlama sonrası biz ne yaptık?


Tabi ki işin kolayına kaçtık.
Düşük aşılanma oranı ve toplumsal disiplini çok önemsemeyen ülkelerden misafir ağırlamayı seçtik. Üstelik düşük aşılanma oranı ve tedbirleri uygulamayı sevmeyen iki ülkeyi Rusya ve Ukrayna’yı kontrolsüz, test yapmadan akın akın kabul ettik. Aslında belki de ülke ekonomisinin bir zorlamasıydı bu tercih. Epidemiyoloji biliminin söylediklerini yaparak, ekonomik bedel ödemek ya da ekonomi biliminin söylediklerini yaparak halk sağlığı bedeli ödemek arasında sıkışmıştı Türkiye. Sonuçta, karar vericiler, daha fazla ekonomik bedel ödemek istemediler.


Mevlana misali ‘’Gel… Kim olursan ol gel’’ denildi, Pandemi sorun edilmeden, ülke turizmi açıldı. Türkiye’ye gelebilen herkesi kabul ettik.
Oysa,
Çeşitlendireceğimiz ülke pazarları ile aşılama oranı yüksek ve toplumsal salgın tedbirlerini uygulayan ülkelerin misafirlerini ağırlayabilseydik, düşük aşılanma oranı ve tedbirleri uygulamayı sevmeyen ülkelere Epidemiyoloji biliminin kurallarını uygulatabilseydik, ülkemiz salgın yönetimi sürecinde çok daha az vaka sayıları seviyelerinde olabilirdi. 
Şu anda sahil kentlerinden başlayan, hızla büyük kentlerimizde yayılmaya başlayan Delta varyantlı salgını daha iyi yönetebilme şansımız olabilirdi. 
Salgının dış kaynak ayağını kontrol edebilir, aşılanma oranımızı artırabilir, 2022 yeni sezonuna kadar bakiye hasta sayımızı azaltma fırsatını yakalayabilirdik.
2021 Haziran yılında büyük çabalarla zar zor başlayabildiğimiz turizm sezonunda bir önceki yıl hasta bakiyesinin sonbaharda bizi ne kadar zor duruma düşürdüğünü hatırlayınız.


Doğru ve eksiksiz epidemiyolojik stratejiler uygulayabilseydik, en büyük ana kaynaklarımızdan olan Rusya’ya ve Ukrayna’ya da kendi salgın kriterlerimizi de kabul ettirme şansımız olabilirdi. Oysa hatırlayın, şimdi vaka sayılarımızı arttırıyor diye yakındığımız bu pazarlar açılmadan önce, Rus yetkililer Türkiye’yi denetlemiş, kendi kurallarına uygun olup olmadığını yerinde görmek istemişlerdi.


Önümüzde, artan vaka sayılarına bağlı dolulukları sürekli artan yoğun bakım üniteleri, tedbirlerin hiçe sayıldığı ve üstüne üstlük aşılanma oranının istediğimiz seviyede olmadığı bir tabloda okulların açılması ve kapalı alanlarda daha çok vakit geçireceğimiz sonbahar-kış dönemi var.

Ülke, sektör, bölge ve işletme ölçeğinde stratejiler/ planlar/ politika geliştirmeliyiz (veya güncellemeliyiz). 

‘’Sağlıklı Turizm Sistemini’’ kullanarak, küresel salgın yönetimi ile sağlığı ve konaklama sektörünü bağdaştırmayı öğrenmeli ve uygulamalıyız. Ülkemizin bu konuda tüm dünyaya örnek olacak bilgi ve tecrübe birikimi olan yetişmiş insan gücü vardır. Tıp bilimini, ekonomi bilimini, yönetim bilimini, yiyecek-içecek ve konaklama sektörünün daha gelişmesi, uluslararası rekabette öne çıkması amacıyla çok yetkin kullanabilecek pek çok donanımlı kişi ve özel şirket vardır. Bu kaynakların zaman geçirilmeden kullanılması şarttır.


Özellikle Antalya, Muğla gibi turizme dayalı şehirlerimizde günübirlik kararlar yerine salgın yönetimi stratejilerini net olarak belirlemeliyiz. Pandemi hala devam ediyor, bir sezonu daha kaybetmemek için günü kurtarmak yerine yapısal değişiklikler de gündeme alınmalıdır. Zaman çok iyi planlama, sevk ve idare zamanıdır.

 

Yayın Tarihi
14.08.2021
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla