Kurlar Yükleniyor...
articledummy

Zafer değil sefer

Geniş sonsuz zamanda ucu açık bir soru. Soruyu okuduğum andan itibaren hangi zaman diliminde cevap vermem gerektiğini epeyce düşündüm. Ve kendime sordum 

“Ne Yapıyorum” .Yapmaya çalıştıklarımı günlük, aylık, haftalık olarak tasnif etmek doğru olur mu? Ya da özel hayat ve iş hayatı olarak ayırmak mümkün müdür? Yani ait olduğumuz sosyal gruba iş ortamına ya da ailesel bağlarımıza göre ne yaptığımız değişkenlik gösterir mi? Özünde ‘birey’  modern hayat içinde birçok kimliği olan ve bu kimliklerin (rollerin) hakkını vermeye çalışan sosyal bir varlıktır. Kadın, anne, turizmci, eş, evlat, Antalyasporlu, arkadaş gibi rol ve kimlik tanımları listesi uzayabilir.  

Hayatımı “an” ve “hakkını vermek” saç ayağı üzerine kurguladım. Varacağım yerin önemi yok artık. Varış iniş ve biniş istasyonlarının önemli olmadığını öğreneli epey oldu.

Aldığımız yaşa ve yaşanmışlıklara bağlı olarak hayatın zaferden değil seferden ibaret olduğunu ezber ettim. 
Yolda olmanın mutluluğunu hissetmek için durmak gerektiğini öğrendim. Ne yapıyorum? Evet ben duruyorum. Durdukça daha derin bakmayı öğrendim. Bakmak ile görmek arasındaki farkı öğrendim. 

Evet ben görüyorum. Her sabah sağlıklı uyanmanın kıymetini bilmeye çalışıyorum. Ne yapıyorum? Evet ben kıymet bilmeye çalışıyorum. Türkiye’nin en güzel karayolu güzergâhlarından olan Antalya –Kaş arasındaki manzaranın başlangıç kısmını her sabah görebildiğim için kendimi şanslı sayıp hakkını vermeye çalışıyorum. 

Evet ben hakkını vermeye çalışıyorum. Dünyanın değişik coğrafyalarından farklı kültürlerinden birçok insanın buluşma adresini oluşturan otelimizde bulunduğum konumda farklı kültürlerden beslenmeye içsel dünyamı daha da renklendirmeye çalışıyorum. 
Ne yapıyorum? Evet ben beslenmeye ve beslemeye çalışıyorum. Ne yapıyorum? Evet ben çabalıyorum. Biliyorum ki “Kader gayrete aşıktır” .O yüzden çabanın önemi bilip çabayı sürdürülebilir kılmanın yaşam enerjisini ve iş verimini istikrarlı kıldığına inanıyor. Ne yapıyorum? Deneyimleyerek görüyorum.  

Modern çağda hep kalabalıklaşıyormuş gibi görünen ama sanılanın aksine yalnızlaşan bireyin samimi bir selama gözlerinin içine bakarak sorulacak “İyi misin senin için yapabileceğim bir şey var mı?” sorusuna ekmek su kadar ihtiyaç duyduğunun farkındayım.  Her gün yüz yüze baktığımız tüm ekip arkadaşlarıma samimi ama aynı zaman da takip mesafesini de koruyarak sağlıklı iletişim kanalları oluşturmaya çalışıyorum.

 Ne yapıyorum? Sağlıklı iletişim kanalları oluşturmaya çalışıyorum.  Tatil demek eğlence, tatil demek dinlence, tatil demek insanın yaşamında planladığı en özel zamanlar aslında. Bizler de dünyanın dört bir yanından gelen misafirlerimizin bu en güzel zamanlarını kusursuz geçirmelerini sağlamaya çalışanlarız. Hal böyle iken kimimiz resepsiyonda kimimiz bir tabakta kimimiz başarılı bir kokteyl sunumunda kimimiz odanın mis gibi kokmasını sağlayarak sürece katkı koymaya çalışıyoruz. Yoğun ve hızlı geçen operasyonlar da bazen insanlar yılıyor yoruluyor ya da stres içinde kendi öfkesinde kaybolabiliyor, gülümsemenin gücünü unutabiliyoruz. Ve bunu karşı tarafa da yansıtabiliyoruz. 

Oysa evrende tüm enerjilerin bir karşılığı ve karması mevcut. Gülümsemenin gücünü içimde hissedip gün içinde çevremde mesai süresinde bu gücün kazançlarını insanlarla paylaşmaya mutluluk üretiminin önce içte başladığını dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. 

Ne yapıyorum? Gülümsüyorum ve gülümsetmeye çalışıyorum. Sadeliğin en değerli olduğunu bilerek enerji emici ve sürekli negatif hadise anlatan insan ve olaylardan o tip çalışma arkadaşlarından uzak kalmaya özel olarak gayret gösterip nicelikten çok nitelikle oluşturulan ilişkilere değer verip en kıymetlimiz zamanımızı ayırdığım insanları seçiyorum nitelikli iletişim ortamı olan gruplar dışındaki ortamlara dahil olmamaya çalışıyorum. Şükretmek ve affetmenin adı hayat olan bu yolculukta bizi zinde dinamik ve umutlu kılan iki eylem olduğuna inanıyorum. Keçilerle komşu olmanın caretta carettalarla yakın olmanın ne derece kıymetli bir coğrafi hal olduğunu zaman zaman kendime hatırlatarak otelimiz bahçesindeki yürüyüş yolunda keçilerin ayak izlerini görmenin ayrıcalıklı bir hal olduğunu bilip keyfini çıkarmaya çalışıyorum. 
Ne yapıyorum? Keyfini çıkarmaya çalışıyorum. 

Belki bardağın yarısı belki de yarısından çok daha  azı dolu çoğu zaman hayatımızda ama hangi açıdan bakıp ne kadarlık kısmının dolu olduğunu görmek bizim elimizde. Bardağın dolu tarafını görmeye çalışıyor bilgim ve yeteneğim doğrultusunda üretici olmayı sürdürüyorum. 

Ne yapıyorum? Üretiyorum. Bir arkadaşımın büyük annesi birisi hakkında bir söz söylemeden önce’ Onun ayakkabısını 40 gün giy öyle konuş’  dermiş. Bu sözü kendime anahtar bildim ve hayatımın her anında hatırlamaya çalışarak duygudaşlık kurma gücümü geliştirmeye çalışıyorum. Bir insan hakkında konuşmadan önce bu cümleyi kendime hatırlatıyorum. 

Ne yapıyorum? Evet daha çok empati kurmaya çalışıyorum. Yenilgilerin de zaferler kadar değerli olduğuna inanıp yenilgilerimi ve başarısızlıklarımı da kabul edip seviyorum. Ne yapıyorum? Seviyorum. 

Bir tatili kusursuz kılmak için emek çeken emek veren herkes için 2020 her sezondan başka ve çok daha zor. Maske ve aparatlarından PCR testi izolasyon odası gibi gibi bir çok yeni kavramla tanışan tüm sektör çalışanlarına sonsuz sabır ve saygıyla … 

Bu yazıyı Şubat 2020 yılında yazdım pandemi öncesi idi zorluk hep vardı ama bu yıl her anlamda çok daha zor.   Bu yazıyı özveri ile çalışan bardağın dolu tarafına bakan turizm sektöründe çalışan tüm arkadaşlarıma ithaf etmek istiyorum. 
 

Yayın Tarihi
14.08.2020
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Bir turizm çalışanı olarak bana enerji veren, pozitif olumlu tutan bir yazı. Teşekkür ederim, sayın Mirmahmutoğulları.

Aleyova Taşkın 15.08.2020

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla